Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi Röportajlarım
  • Sinan Meydan Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi Ağustos 2010 - 06/02/2012
  •  

     
     


      Sinan Meydan: “Kurtuluş Savaşı akılla kazanılan mücadeledir. Fenerbahçe bu akla hizmet etmiştir”  

     

     
      Ağustos ayı hepimiz için çok önemli… Bir 30 Ağustos Zafer Bayramımız var ki onu gönlümüzce kutlayacağız. Bu zaferi kazanmamızda kimlerin emeği geçmedi ki…
    Sayın Sinan Meydan, bir tarihçi ve bir bilim adamı. Bize Fenerbahçe’mizin Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği mücadeleyi anlatırken “İşte sözün bittiği yer dedim”… Şöyleydi cümlesi: “Bakın 50 maç yapıyorsunuz; İngilizlerle, Fransızlarla… Özellikle de futbolu icat eden İngilizlerle maç yapıyorsunuz. Bu 50 maçın 41 tanesini kazanıyorsunuz. Bu gerçek Avrupa fatihliğidir. Bu gerçek Avrupa zaferidir.” Hepimizin Zafer Bayramı kutlu olsun…

     

     

     
      Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda hiç bilinmeyen başka bir stratejik adımı daha vardır ki; o da futbolun gücünden faydalanmak. Bir futbol kulübünden bir özgürlük savaşında yararlanmayı düşünmüş ve o futbol kulübü de Mustafa Kemal’i yarı yolda bırakmamış, Kurtuluş Savaşı’na inanılmaz bir destek vermiştir. Bunu ben bir Fenerbahçe taraftarı olarak değil, bu konular üzerine araştırmalar yapan tarafsız bir bilim adamı olarak söylüyorum.

       Mustafa Kemal’in bir takımı tutması için yalnız sportif başarıları değil, o takımın bağımsızlığa da katkı sağlamış olması gerekiyor. Türk kurtuluş ve bağımsızlık savaşına en büyük katkı sağlayan takım Fenerbahçe’dir. Fenerbahçe’nin bu savaşta bir misyonu ve rolü vardır.

      Mustafa Kemal, 3 Mayıs 1918’de Fenerbahçe’yi ziyaret ederken üç saate yakın kulüpte kaldı. O dönemdeki kulüp başkanı ve yetkililerle görüştü. O sırada ve sonraki görüşmelerde Fenerbahçe’ye orada bir görev verildi. Hatta 3 Mayıs 1918’deki görüşmeden sonra Mustafa Kemal Atatürk İstanbul yakasına kürek takımının bir kayığıyla geçmiştir. Yani Dereağzı’ndan Karadeniz’e açılan o bölgeyi o kayıkla gezer. Bunun bir anlamı olması gerekir. Bu güzergâhtan Anadolu’ya silah kaçırılabilir mi? Bunun ilk provasıdır bu.

      Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına sahip çıkan Fenerbahçe taraftarıdır. Fenerbahçe taraftarı “Biz Atatürk’ün takımıyız” der. Atatürk’ün temel felsefesi olan bağımsızlığa Fenerbahçe taraftarının sahip çıkması gerekir. Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü, Türkiye’nin bağımsızlığı, çağdaş uygarlık… İşte Fenerbahçe taraftarlarının bunlardan taviz vermemesi gerekir.

     

     

     

    - Biz aramızda “Fenerbahçeli olunmaz, Fenerbahçeli doğulur.” deriz her zaman. Peki, siz nasıl Fenerbahçeli oldunuz Sinan Bey?

    1975 Artvin’in Şafşat ilçesinde doğdum. Ben doğuştan Fenerbahçeliyim. Sonradan olma değilim. Bulunduğum yerdeki herkes Fenerbahçeliydi. Başka bir takım adı da bilmezdik zaten. Çok da memnunum sonra Atatürk üzerine çalışırken Atatürk’ün Fenerbahçe ile olan bu ilişkilerini görünce Fenerbahçeli olarak çok sevindim.   

    - Tarihçi olmaya nasıl karar verdiniz?

    Tarihçi olmaya da, yakın tarih üzerinde çalışmaya da çok erken yaşlarımda karar verdim. Lise yıllarında özellikle Atatürk üzerine yoğunlaşmaya başladım. Nedenine gelince bulunduğumuz yerde sadece okulda öğrendiklerimizle yetinmek zorundaydık. 80’li yıllarda biz de 80’li kuşak olduğumuzdan mantık hataları, kopukluklar hissettim. Ve o zaman bu kopuklukların izini süreyim istedim. Doğruyu öğrenmeye çalıştım. Atatürk 19 Mayıs’ta Samsun’a çıktı, Kurtuluş Savaşı’nı başlattı, bu bizlere bir efsane gibi anlatılıyordu. Peki, bunun bir altyapısı yok muydu? Bu bir proje değil mi, bir plan değil mi? Mustafa Kemal bu işi nasıl sistematize etti,  milleti nasıl harekete geçirdi? Buna benzer birçok sorunun yanıtı yoktu. Bu konudaki çalışmalarımı derinleştirmek üzere İstanbul’u tercih ettim. Çünkü en iyi arşivler büyük şehirlerdeydi. İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nü kazanıp, okudum. Aslında ailem doktor olmamı istiyordu, bense bu merakımdan dolayı üniversite sınavlarında gizlice tarih bölümlerini yazdım. Bu konuya eğildiğimde bana “Atatürk için bilinmeyenleri sen mi ortaya çıkaracaksın.” diyorlardı. Üniversite bittikten sonra aynı bölümde yüksek lisans yaptım. Türkiye Cumhuriyeti ana bilim dalında yüksek lisans çalışmalarına başladım. Atatürk hakkında, Atatürk’ün felsefi dünyasıyla ilgili derin bir araştırmaya girdim. Yurtiçi ve yurtdışı arşivlerini tarayarak Türkiye’de daha öncede hazırlanmamış, daha önceden ortaya konulmamış çok hacimli ve çok geniş kapsamlı bir Atatürk biyografisi fakat bu biyografi kitabın da adından anlaşılacağı gibi bir ömrün öteki hikâyesi üst başlığıyla kitabın adını koydum. Atatürk’ün hayat öyküsünü anlatabilmek, Atatürk’ün iç dünyasına nüfus edebilmek, felsefi dünyasına yaklaşabilmek adına yaklaşık 10 yıllık bir çalışma yaptım ve bu kitap ortaya çıktı. Bu çalışma piyasaya çıktığında 1200 sayfalık bir kitaptı. Atatürk’ün okuduğu bütün kitapları inceledim. Atatürk, beş bine yakın kitap okumuştu. Dünya tarihinde Atatürk dışında hiçbir liderin bu kadar kitap okuduğunu kanıtlayamıyoruz. Kitapların hepsini çizerek okumuş, bu kitapları Anıtkabir’de görebilirsiniz.

    - “Sarı Lacivert Kurtuluş” kitabını yazma fikri nasıl oluştu?

    Bu kitabı yazma kararı araştırmalarım sonucu çıktı. Arşivde rastladığım belgeler beni çok şaşırttı ama Atatürk’ü tanıyan bir kişi olarak aslında şaşırmadım. Fenerbahçe açısından şaşırttı, gurur verdi.

    - “Sarı Lacivert Kurtuluş” kitabınızda Fenerbahçe’nin gizli tarihini, Atatürk’ün hayatıyla paralel olarak incelemişsiniz. Fenerbahçe ve Atatürk’le birlikte Kurtuluş Savaşı’nı, bu savaşın gizli kahramanlarının penceresinden anlatmışsınız. Bahseder misiniz?

    Kurtuluş Savaşı olağanüstü bir mücadele. Bu mücadeleyi Mustafa Kemal nasıl yaptı?  Gerçekten bize anlatılmayan Atatürk portresi ortaya çıkıyor. O’nun bilinmeyen yönleri vb. Atatürk Kurtuluş Savaşı’nı kazanmak için çok destek almıştır, yararlanmıştır, mesela İslam dini vardır. Sosyalist akımlar vardır, Rusya’dan alınan destek vardır. Ya da Hint Müslümanlarından alınan destek vardır. Etnik unsurlar vardır. Kurtuluş Savaşı’na destek olmaları için Atatürk’ün attığı adımlar vardır. Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda hiç bilinmeyen başka bir stratejik adımı daha vardır ki; o da araştırmalarım esnasında tesadüfen öğrendim ki futbolun gücünden faydalanmak.
    Bir futbol kulübüne bu misyonu yüklemek… Dünya tarihinde başka örneği yoktur. Bir futbol kulübünden bir özgürlük savaşında yararlanmayı düşünmüş ve o futbol kulübü de Mustafa Kemal’i yarı yolda bırakmamış. İnanılmaz bir destek vermiş Kurtuluş Savaşı’na. Bunu ben bir Fenerbahçe taraftarı olarak değil, bu konular üzerine araştırmalar yapan tarafsız bir bilim adamı olarak söylüyorum. Çünkü bulduğum belgeler Atatürk’ün özellikle Fenerbahçe Spor Kulübü’nden iki yönlü destek aldığını gösteriyor.
     
    - Nedir bunlar?

    Birincisi; cepheye Dereağzı’ndan silah kaçırarak… İkincisi de; yaptığı maçlarla… Fenerbahçe Spor Kulübü İstanbul’da İngiliz işgal kuvvetlerini defalarca yenerek 50 maç yapmış. 41 galibiyet almış, sadece 5 kez yenilmiş, 4 beraberliği vardır. Bu olağanüstü zafer Türk halkına moral olmuştur.
    O dönemde Türk halkının sokağa çıkması dahi yasaktır. Fakat bu maçlar bahanesiyle Türk bayrakları dalgalanmıştır. İstanbul’da bayrak dalgalandırmamız, Türk bayrağıyla sokağa çıkmanız müthiş bir olay. İşgal var, yasak var ama siz maça gidiyorsunuz. İzmir’de, İstanbul’da Fenerbahçe ve Türk bayrakları var. Fenerbahçe maçları kazandıkça Türk halkı maç coşkusunu yaşıyor ama o coşku aynı zamanda Türk bayrağını dalgalandırmanın coşkusu çünkü Anadolu’da Kurtuluş Savaşı var. Ve Fenerbahçe’nin sahada kazandığı İngilizlere, Fransızlara, işgal kuvvetlerine karşı kazandığı bu zaferlerin haberleri cephede Mehmetçiğe de ulaştırılıyor. Mustafa Kemal’in stratejisine dikkat edin. Kurtuluş Savaşı akılla kazanılan mücadeledir.
    Bunu söylerim hep Kurtuluş Savaşı sadece Mehmetçiğin özverisiyle, kadınlarımızın, Türk insanının özverisiyle kazanılan mücadele değildir. Bunların tabi ki çok büyük rolü var tabii ki ama onun arkasında müthiş bir beyin var. Düşünebiliyor musunuz futbolun gücünden bile yaralanan bir Mustafa Kemal’i…

    - Atatürk başka ilginç, akla gelmedik bir şey daha yaptı. Bizimle paylaşır mısınız?

    Büyük Taarruz’dan önce bir futbol maçı ayarlamıştı. Dünya tarihinde örneği yoktur. Savaş planları bir futbol maçında masaya yatırılmıştır. Gün; 30 Ağustos 1922, Yunanlıları denize döktük, Anadolu’yu temizledik fakat 30 Ağustos’un savaş planları bir futbol maçında tartışıldı. Mustafa Kemal ve mahiyetindeki komutanları savaş planlarını bir futbol maçı bahanesiyle açıkladı. İngilizler, Fransızlar ve Yunanlılar, Anadolu’da istihbarat ağı kurmuşlardı. Her yerde ajanları vardı. Telgrafları dinliyorlar, mektupları kontrolleri altına almışlar ve bütün haberleşmelerimizi engelliyorlardı. Atatürk ise Türkiye için hayati önem taşıyan Büyük Taarruz öncesinde savaş planlarının düşman eline geçmesini istemiyordu.
    Mustafa Kemal’in doğal olarak düşmanı şaşırtması gerekiyordu. Öyle bir şey yapmalıydı ki düşman Fransız, İngiliz, Yunan ve diğerleri Atatürk’ün Büyük Taarruz’u ne zaman başlatacağını öğrenmemeleri gerekiyordu. Mustafa Kemal bunun için Akşehir’de 1. Ordu ve 2. Ordu birlikleri arasında bir maç ayarlanmasını istedi. Maç bir ay öncesinden bütün Türkiye’ye duyuruldu. Hatta Yunanistan’a kadar bu haber gitti. Ben o tarihteki Yunan gazetelerine baktım. Ne yazmışlar biliyor musunuz? “Mustafa Kemal yenileceğini anladı, kendini futbola verdi.” Yunan kamuoyu dalga geçmeye başlamıştı. Mustafa Kemal ise “Bu maç duyurusunu her yere yayın, hatta işgal kuvvetlerinin komutanlarını da davet edin. Onlar da gelsinler.” diyordu. Akşehir’de gerçekleşecek bu maç için Fevzi Paşa’ya, Fahrettin Altay Paşa ve İsmet İnönü gibi Kurtuluş Savaşları’nın komutanlarına da “Siz de Akşehir’de olun” diyordu. O gün geldiğinde kendisi de bu maçtaki yerini aldı. Tahta tribün kuruldu. İngiliz, Fransız, Yunanlı generaller de oradaydı. Oysa Mustafa Kemal maçla ilgilenmiyordu. Maç başladı. Maç esnasında Mustafa Kemal komutanlarına savaş planlarını açıkladı. Bu olayın Dünya tarihinde bir benzeri yoktur. Bu ancak bir dehanın yapabileceği bir şeydir. Bir stratejidir ve savaş planını açıklar. Oysa herkes kendisinin maçla ilgilendiğini düşünmüş ve Yunanlılar Büyük Taarruz’a hazırlıksız yakalanmışlardır. Bu taarruz gerçekleştiğinde Yunan askerlerinin tamamı uyumaktadır. Ve saldırı tarihini öğrenememişlerdir. Mustafa Kemal’in futbolla ilgilendiğini zannedip, bütün orduyu bozkıra yaymışlardır hatta öyle ki maç esnasında işgal kuvvetleri komutanlarına çay ve sigara ziyafeti yapılarak barış ortamı yaratıldığı düşünülmüştür. Komutanlar orada maç seyrederken, ordumuz bu esnada düşmana darbeyi vurmaktadır.

     

     - Yine kitabınızda söz ettiğiniz Atatürk’ün Fenerbahçe’yi ziyaretinin gizli amacı sizin araştırmalarınızın sonucunda nedir?
     
    Fenerbahçe’nin söylediğim gibi Kurtuluş Savaşı’ndaki misyonu çok büyüktür. 3 Mayıs 1918’de Fenerbahçe’yi ziyaret etmesi nedeni Fenerbahçeli olması anlamında değil. Fenerbahçe’ye gönül vermiş ama “Ben takım tutmam.” diyor çünkü Türk halkının duygusallığını biliyor hangi takımı tuttuğunu açık açık söylerse Mustafa Kemal Atatürk diğer takım taraftarlarının kırılacaklarını, üzüleceklerini bildiği için bunu açıklamamıştır. Tablo bunu göstermektedir. Mustafa Kemal’in bir takımı tutması için yalnız sportif başarıları değil, o takımın bağımsızlığa da katkı sağlamış olması gerekiyor. Türk kurtuluş ve bağımsızlık savaşına en büyük katkı sağlayan takım Fenerbahçe’dir. Diğer takımlarımız yok mu var, cepheye asker olarak giden futbolcularımız var. Burada şehit düşen futbolcularımız da vardır. Fenerbahçe’den, Galatasaray’dan, Beşiktaş’tan ve diğer takımlardan fakat bu ayrı bir şey.
    Fenerbahçe’nin bu savaşta misyonu ve rolü vardır. Bakın Dereağzı’ndan silah kaçırma olayı… İstanbul’da işgal kuvvetleriyle yapılan maçlarla sağladığı psikolojik destek çok önemlidir. 3 Mayıs 1918’de Fenerbahçe’yi ziyaret ederken üç saate yakın kulüpte kaldı. O dönemdeki kulüp başkanı ve yetkililerle görüştü. O sırada ve sonraki görüşmelerde benim tahminim Fenerbahçe’ye orada bir görev verildi.
    Fenerbahçe bulunduğu yer bakımından Dereağzı; Boğaz ve Karadeniz’e açılma olarak kilit bir yer, buradan Anadolu’ya silah kaçırılması muhtemeldir. Mustafa Kemal, 3 Mayıs 1918’de sadece sevdiği o kulüp defterine bir şeyler yazmak için gitmedi, onun başka bir anlamı vardı. Yaklaşık bir sene sonra başlayacak olan Türk kurtuluş mücadelesini Mustafa Kemal 1918’de görmüştü. Anadolu’nun işgal edileceğini biliyordu. Bu konuda çok kuvvetli kanıtlar vardır. Bu süreçte şunu düşünüyordu: Anadolu’da başlayacak bir kurtuluş mücadelesine İstanbul’dan nasıl destek olunur, o noktalardan bir tanesi de bu kulüptü. Dikkat çekmez, kimse şüphelenmezdi.
    Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yanında İtfaiye Karakolu vardı, o dönemde burası İttihat Ve Terakkicilerin yeriydi. Ve Mustafa Kemal’e en büyük desteği veren yerlerden biri Altıyol’daki İtfaiye Karakolu’ydu.

    - Kitabınızda Fenerbahçeli sporcuların da destek verdiklerinden söz ediyorsunuz…
     
    Mesela Yavuz İsmet vardır, boksördür aynı zamanda kendisi çok detaylı olarak anılarında anlatır. Maçka kışlasını nasıl bastıklarını anlatır. Fenerbahçeli sporcularla birlikte yani sadece Dereağzı’ndan silah kaçırmıyorlar, aynı zamanda silahları İttihatçılarla beraber çalıyorlardı.  Yavuz İsmet’in anılarında bunu görüyoruz. Diyor ki “Selimiye kışlasını basardık. Oradan silahları alır, Dereağzı’na getirir ve aktarırdık.” Ayrıca  Enver Yetiker var, Fenerbahçe’nin kurucu üyelerindendir. Gümrük memuruydu, Anadolu’ya çok silah kaçırmıştır.
    Biri var ki; Kuvayi Milliyeci olarak dağda savaşır, Başbakanımızdır. İzmir’dedir. “Kimdir bu?” derseniz stadımıza adı verilen Şükrü Saracoğlu’dur. Elde tüfek dağa çıkmış ve Yunan’a karşı cephe mücadelesi vermiştir. Atatürk’ün daha sonra en yakın dostudur. Ali Naci Karaçam yine en iyi dostlarından biridir.  Fenerbahçe’nin o dönemki başkanı İkdam Gazetesi’nin de yazarıdır. “Biz işgal yıllarında bir strateji belirledik. İşgal kuvvetlerin yenerek Türk ulusuna moral kazandırmak için toplantı yaptık, Anadolu işgal edildiğinde işgal kuvvetlerini yenmek için Fenerbahçe’ye bir misyon biçtik. İşte işgal kuvvetleriyle maç yapacağız, kazanacağız halkın coşkusunu artıracağız diye böyle bir plan yaptık.” diye yazar.
    Bu planın arkasında Mustafa Kemal yok mudur? Tabii ki vardır. Fenerbahçe’nin Anadolu’ya silah kaçırması Mustafa Kemal’in örgütçülüğünün bir yansımasıdır yani Mustafa Kemal Fenerbahçe ile bu anlamda anlaşmıştır, sözleşmiştir daha doğrusu.
    Hatta 3 Mayıs 1918’deki görüşmeden sonra Mustafa Kemal Atatürk İstanbul yakasına kürek takımının bir kayığıyla geçmiştir. Yani Dereağzı’ndan Karadeniz’e açılan o bölgeyi o kayıkla gezer. Bunun bir anlamı olması gerekir. Bu güzergâhtan Anadolu’ya silah kaçırılabilir mi? Bunun ilk provasıdır bu. Fakat maalesef Türkiye’de bu gündeme getirilmemiştir. Sadece bunun bir Fenerbahçe sevgisinin ürünü olduğu söylenmiştir. Ama Mustafa Kemal üzerine 10-15 yıldır çalışan biri olarak şunun söyleyebilirim ki bu sadece Fenerbahçe sevginin bir yansıması değildir. Aynı zamanda müthiş öngörüye sahip Mustafa Kemal’in bir sonrasını 1918’de planlamasıdır. 3 Mayıs 1918 ve 19 Mayıs 1919 Samsun’a çıkış tarihine dikkat edin… Garip tesadüf! Bir mayıs ayında Fenerbahçe’yi ziyaret eden Mustafa Kemal, öbür mayısta Anadolu’ya geçip Kurtuluş Savaşı’nı başlatacaktır.

    - Bu mücadelenin lokomotiflerinden bir tanesinin, Kulübümüz olduğu açıkça görülüyor…

    Evet… General Harrington, ajanları vasıtasıyla Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Anadolu’ya silah kaçırdığını haber almıştır. Generalin emriyle İngiliz ajanları Dereağzı’nı takip etmeye başlarlar, yine bir gün silah kaçırılacağı sırada Dereağzı basılır. İngiliz askerleri basarlar ve gerçekten trajik olaydır, bir çatışma yaşanır. Fenerbahçeli futbolcular ellerindeki, silahı, cephaneyi, mühimmatı can havliyle kürek takımının kayıklarına yerleştirmek üzeredirler. O cephaneyi vurulma pahasına yüklerler ve kayıklarla boğaza açılırlar. Ama iki futbolcumuz kulüpte kalır, ateş eden İngilizlere ateşle karşılık verirler. Ne yazık ki iki amatör futbolcumuz şehit olurlar ancak Fenerbahçe görevini yapmıştır. O silahlar, Anadolu’ya Mustafa Kemal’e yetişmiştir.
    “Fenerbahçe Spor Kulübü, Kurtuluş Savaşı sırasında maç yaptı, bu vatana ihanettir” derler bazı yazarlar… Şimdi bu laf salatasıdır, burada mantıksızlık var bunu anlatayım: Fenerbahçe sadece maç yapmadı. Beşiktaş, Galatasaray da maç yaptı ama başarı gösteremediler. Sorun buradan kaynaklanıyor zannedersiniz ki bütün Galatasaraylı, Beşiktaşlı futbolcular Anadolu’da savaşıyor sadece Fenerbahçeli sporcular futbol oynuyor, bu gerçek değil.
    Savaş sırasında çok fazla şehit var Arif Bey var… Hava Üsteğmen Sadık Bey, Piyade Teğmen Nurettin Bey, Piyade Teğmen Haldun Bey, subay adayı Halim Bey yine subay adayı Kemal Bey de Çanakkale’de şehit düşmüş Fenerbahçelilerdir. Deniz Teğmen Sabri Bey, Piyade Teğmen M.Münir Bey, Havacı Cevat Hüsnü Bey ve Havacı Üsteğmen Zeki Bey 1. Dünya Savaşı’nın çeşitli cephelerinde, Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşımız’da şehit düşmüş Fenerbahçeli sporculardır.
    Bütün futbolcular cephede değil ki burada ilginç olay onlar çok az galibiyet elde ediyor, Fenerbahçe ise çok galibiyet elde ediyor. İşte Fenerbahçe’yi halkın takımı yapan bu… Herkes Fenerbahçeli doğar orda bir ruh vardır deriz ya, o ruh oraya gider…
    50 maç yapıyorsunuz İngilizlerle, Fransızlarla… Özellikle de futbolu icat eden İngilizlerle maç yapıyorsunuz ve 41 tanesini kazanıyorsunuz bu gerçek Avrupa fatihliğidir. Bu gerçek Avrupa zaferidir. Sizi kurşuna dizenlerle futbol oynuyorsunuz ve yeniyorsunuz.

    - Taraftarımıza mesajınızı alabilir miyim?

    Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına sahip çıkan Fenerbahçe taraftarıdır. Fenerbahçe taraftarı “Biz Atatürk’ün takımıyız” der. Atatürk’ün temel felsefesi olan bağımsızlığa Fenerbahçe taraftarının sahip çıkması gerekir. Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü, Türkiye’nin bağımsızlığı, çağdaş uygarlık… İşte Fenerbahçe taraftarlarının bunlardan taviz vermemesi gerekir.

    - Son olarak dergimiz hakkındaki düşünceleriniz?

    Bir Fenerbahçe taraftarı olarak geçmiş sayılara da sahibim. İyi bir okuyucunuzum diyebilirim. Hem yazı kalitesi olarak hem de baskı kalitesi olarak çok güzel bir dergi. Başarılarınızın devamını diliyorum. Ayrıca bu şekilde kamuoyunda tanınan ve çok satan bir dergi. Spor dışı alanlarda yazan, çizen insanların da gündeme gelmesi bu derginin sayfaları arasında yer bulabilmeleri çok sevindirici. Spor hayatın bir parçası spor sadece futboldan oluşmuyor. Burası önemli bir kulüp. Atatürk’ün bu kulüpten beklentileri vardı. Kürek, yüzme, su sporları. Kulübümüzde bu vasiyeti başarıyla yerine getirmektedir.


     Sinan Meydan Kitapları

    Beyaz Kule
    Hürriyet Savaşçılarının Mabedi
    Atatürk ve Türklerin Saklı Tarihi
    Türk Tarih Tezi’nden Atatürk Milliyetçiliği’ne
    Atatürk ve Kayıp Kıta Mu
    Sarı Lacivert Kurtuluş
    Kurtuluş Savaşı’nda Fenerbahçe ve Atatürk
    Sarı Paşam
    Sultan, Örgüt ve İhtilal
    Nutuk’un Deşifresi
    Son Truvalılar
    Truvalılar, Türkler ve Atatürk
    Bir Ömrün Öteki Hikayesi Atatürk Modernizm Din ve Allah




    Site Haritası
    Ziyaret Bilgileri
    Aktif Ziyaretçi1
    Bugün Toplam34
    Toplam Ziyaret210036
    Resimler
    Yazılarım
    8 Mart Kadınlar günü Organizasyonu