Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi Röportajlarım
  • İbrahim Kutluay/Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi Eylül 2006 - 16/12/2009
  •  

     

     

     

     

     DEVLERE DEV TAKIM YAKIŞIR!

      Ülkemizi her zaman başarıyla temsil eden dev adam evine döndü. Bir kez daha hoş geldin Kutluay. Bu forma sana çok yakışıyor.

    İnsanların hedeflerine ulaşması çok kolay olmasa gerek. İbrahim Kutluay her sene daha başarılı olarak karşımıza çıkıyor. Son Milli takım maçında kazandıkları başarı Türk halkı olarak hepimizi etkiledi. Bir kez daha gururlandırdı. Çok özlemişiz. Takım lideri, takım ruhuna sahip kazanmayı ve kazandırmayı seven bir sporcumuz İbrahim Kutluay. Bugünlere gelmesindeki en büyük başarısı hedeflerini çok küçük yaşlardan itibaren çizebilmesi ve uygulayabilmesi. Yeni sezonda gönül verdiği Fenerbahçesi için formasını giyecek. 29.05.2005’de  İbrahim Kutluay’la yapılan bir röportajı okumuştum. Cümleyi aynen yazıyorum. “Şu anda Ülkerspor’dayım ve onların başarısı için ter dökeceğim… Ama yine söylüyorum basketbolu Fenerbahçe’de bırakacağım…” Umarız bundan sonra da tüm hedefleri gerçekleşir. Kendisiyle yaptığımız röportaj çok keyifliydi. Karşımızda iyi bir evlat, iyi bir sporcu, iyi bir eş, iyi bir baba gördük. Umarız minik kızı kendisine uğur getirir. Fenerbahçe Dergisi adına saygı ve sevgilerimizi iletiyoruz.

     

     

     

    - Biz aramızda  “Fenerbahçeli olunmaz Fenerbahçeli doğulur.” deriz her zaman. Peki siz nasıl Fenerbahçeli oldunuz İbrahim Bey?


    Doğru ben de ailem vasıtasıyla doğuştan Fenerbahçeli oldum. Zaten babam da
    çok koyu bir Fenerbahçeli. Böylece doğduğumdan beri kendimi Fenerbahçe camiası içinde buldum. Tabii daha sonra spor hayatıma Fenerbahçe’de başlamak da benim Fenerbahçeliliğimi perçinledi.


    - Giymekten en çok keyif aldığınız forma Fenerbahçe formasıydı. Şimdi neler hissediyorsunuz?


    Çocuk yaşlarda öncelikle çok iyi bir sporcu olmanın hayalini kurardım. Fenerbahçeli olduğum için Fenerbahçe forması altında iyi bir sporcu olmak en büyük hayalimdi. Spor hayatıma önce futbolla başladım. Sonra futbolun şartları ağır gelince basketbola başladım. Basketbolu ilk
    zamanlar yadırgasam da Fenerbahçe’nin altyapısında basketbol hayatıma başladım. Ve 14
    sene içinde küçük, yıldız, genç ve A takımına kadar yükseldim. Fenerbahçe forması giyip Fenerbahçe taraftarının önüne çıktığım anda önce çok heyecanlandım sonra inanılmaz keyif aldım, çok mutlu oldum. Bu formayı giyip, başarılar kazanmak beni çok mutlu etti. En büyük hedeflerimden bir tanesine daha ulaşmış oldum.


    -Fenerbahçe Spor Kulübü ile ilgili değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?


    Kulübümüz, 20 sene önceye baktığım zaman; ben basketbola başladığım yılları ve bu zamanı kıyasladığımda inanılmaz derecede gelişmiş, dünya standartlarında kurumsallaşmış olarak görüyorum. Gerek muhteşem stadımız, gerek Feneriumlar, gerek sportif anlamdaki başarılar Fenerbahçe Spor Kulübü’nün nerelerden nerelere geldiğinin en büyük göstergesi. Kulüp, yapı olarak bence Avrupa’da bir çok takımda bulunmayan şartlara sahip. Dolayısıyla hem bizlerin sporcu olarak, hem de taraftarlarımız bundan gurur duymamız gerekiyor. Ve buna her zaman sonuna kadar sahip çıkmamız gerekiyor.


    - Siz ve sizler gibi başarı sporcular sayesinde basketbol günümüzde daha çok seviliyor. Bu sene için taraftardan beklentileriniz?


    Fenerbahçe taraftarı zaten dünyanın en büyük taraftarları arasında dünyanın en ateşli taraftarı. Takımına her zaman sahip çıkan taraftarlar olduğu için ben ve takım arkadaşlarım onların her zaman kalbinde olduğumuzdan basketbol takımını sonuna kadar destekleyeceklerdir. Bu sene çok geniş bir kadro oluşturuldu. 100. yılda hem Türkiye’de hem de Avrupa’da başarı bekleniyor. Başarının sadece bizlerin çalışması ile değil, taraftarın da desteği ile olacağını, onlar bizden çok daha iyi biliyor. Ben onların bizlere sonuna kadar destek olacağına inanıyorum. 100. yılda bu mutluluğu hep birlikte yaşayacağız.


    - Takım kaptanlığı yapıyorsunuz. Yendiğinizde veya yenildiğinizde takımınızı nasıl motive edersiniz?


    Bulunduğum her takımda kaptanlık yaptım. Tabii kaptanlık yapmak daha büyük
    sorumluluklar getiriyor. Galibiyetten sonra olayın keyfini çıkarıyorsunuz ama mağlubiyetten sonra diğer arkadaşlardan daha fazla üzülmek, daha fazla düşünmek zorundasınız. Takımın kötü anlarda toparlanması için ekstra bir şeyler yapmak gerekiyor. Bu anlamda tecrübeli olduğumu düşünüyorum çünkü oynadığım her kulüpte bir çok deneyimler yaşadım. Dolayısıyla bu sene Fenerbahçe’de tecrübeli oyunculardan bir tanesi olduğum için bana çok büyük sorumluluklar düşüyor. Sezon çok uzun ve sezon her zaman galibiyetlerle geçmiyor. Mağlup olduğumuz zamanlar, yenildiğimiz, kötü günler geçirdiğimiz zamanlar da olacak. Önemli olan bu zamanlarda takım olarak ayakta kalabilmek, takım içerisinde sevgi ve saygı ortamı oluşturmak. Bunu başardığımız takdirde başarılı olacağımıza inanıyorum. Fenerbahçe’de bazı şeylerin tarifi yok. Bunları yaşamak için Fenerbahçeli olmak gerekiyor. Ve ben Fenerbahçe’de bunları yaşayan biriyim. İnşallah bu sene güzellikler yaşarız ve sezonun sonunda güzelliklerle turu bitiririz.


    - Siz sporcuların ortak endişeleriniz nelerdir?


    En büyük endişe sakatlıktır. Spor çok güzel bir şey ama riskleri olan bir alan. En ufak bir sakatlık, spor hayatınıza son verebiliyor. Bu nedenle biraz sporcular diken üstünde olmuş oluyor. Onun dışında herkes çok iyi bir sporcu olmak istiyor ancak şartlar bazen insanı daha farklı konumlara getirebiliyor. Bence iyi bir sporcu olmak için; çok çalışmak, çok fedakarlık yapmak gerekli. Onun dışında yaptığınız spor dalını çok sevmeniz gerekiyor ve onu hayatınızda ilk sıraya koymanız gerekiyor ki çok başarılı olabilesiniz. Şartlar böyleyken, insan belli bir noktaya gelebiliyor.


    - Türkiye’de basketbol sizce nerede?


    Şunu kabul etmek lazım Türkiye’de ve Dünya’da futbol birinci sırada. Ama son yıllarda basketbol ve Milli takımımızın, basketbol kulüplerimizin Avrupa’da, uluslararası platformda elde ettikleri başarıdan dolayı basketbol da sevilen bir spor dalı haline geldi. Futboldan sonra en çok sevilen basketbol oldu. Bunun sevilmesinde benim de katkım varsa bundan mutluluk duyuyorum. Her spor dalında belli başlı örnek sporcular vardır ve bu sporcular ancak sporu belli kitlelere sevdirebilirler. Ben de basketbol sporunu Türk halkına sevdirebiliyorsam mutluyum. Basketbol; çok güzel, çok nezih bir spor. Gençlerin çok ilgi duyduğu bir spor, o yüzden yaptığımız hareketlerle tavır ve davranışlarımızla gerek saha içinde gerek saha dışında genç arkadaşlarımıza örnek olmak durumundayız. Her yaptığım harekette dikkatli
    olmaya çalışıyorum.


    - Spor hayatınıza futbolla başladığınızı biliyoruz. Futbol maçlarını takip edebiliyor musunuz? En beğendiğiniz futbolcular?


    Fenerbahçe takımının tümünü seviyorum çünkü koyu bir Fenerbahçeliyim. Diğer kulüplerde bile oynadığım zamanlar, kulübümüzün maçlarına gelmeye çalıştım. Şimdi daha sık maçlara gidip geleceğim. Fenerbahçe’de o kadar çok beğendiğim futbolcu var ki: Alex, Rüştü, Tuncay, Appiah… Kulübün sporcularını ayırt etmek çok zor. Fenerbahçe forması giyen her oyuncu, Fenerbahçe taraftarının gözbebeği, baş tacıdır. O yüzden benim içinde pek oyuncu ayırt etmek doğru olmaz.


    - Ya futbolcu olsaydınız. Hangi mevkide oynamak isterdiniz?


    Herhalde basketbolda skorer bir kimliğim olduğu için santrfor olmak, golcü olmak isterdim.


    - Kendi maçlarınızı sonradan banttan izliyor musunuz?


    Tabii ki. Zaman zaman sezon içinde antrenörümüz bize geniş detaylı istatiki bilgileri ve maç görüntülerini izlettiriyor. Ama bazen ben kendi yaptığım hataları görmek, neleri iyi yaptığımı anlamak ve hangi ekibe karşı nasıl oynayacağımı öngörebilmek için kendimi geliştirmek adına izliyorum. Böylece, rakibimin bana karşı nasıl önlem aldığını da görebiliyorum.


    - Yabancı oyuncu sınırlandırılmasının sizce Türk sporuna zararı veya faydası nedir? Değerlendirir misiniz?


    Öncelikle yurt dışında Avrupa ülkesinde sınırsız yabancı oynayabiliyor. Ve de bunun avantajlarını Şampiyonlar Ligi’nde veya basketbolda da yaşıyorlar. Biz Türk takımları olarak üzülerek özellikle Şampiyonlar Ligi’nde kısıtlı yabancıyla oynamak durumunda kalıyoruz ve rakiplerimizle aynı koşullarda yarışamıyoruz. Bu kısıtlamanın konmasının nedeni Türk sporcularının daha fazla oynamalarını sağlamak fakat ben futbolcuların, iyi sporcuların her türlü koşulda oynayabileceğine inanan bir kişiyim. Örneğin bugün basketbolda yabancı
    sınırlaması kalksa; Türk sporcularına kötülük olacağını düşünmüyorum. Aksine
    rekabet ortamında kendilerini daha çok geliştirmek adına daha çok çalışacaklar, daha çok emek verecekler. Eğer kaliteli sporcularsa, antrenörleri mutlaka Türkleri tercih edecektir. O yüzden Avrupalılarla aynı şartlarla mücadele etmek için bizim de artık belli tabuları yıkmamız gerektiğine inanıyorum.


    - Bir yandan oyunculuk diğer taraftan da yeteneğinizi gelecek kuşağa aktarmak üzere basketbol okulları açtınız. Hedefleriniz?


    Türk sporuna ve basketbola hizmet etmek adına 5 senedir kurduğum okula paralel olarak bir de spor kulübüm var. Amacım basketbol da kaliteli ve iyi sporcular yetiştirmek ve onları ileride Türk basketboluna kazandırmak. Çok keyif alıyorum çünkü oradaki başarılı sporcuların çalışma isteğini görünce elimden geldiğince ben de onlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Ben de Fenerbahçe basketbol kulübünden yetişmiş biri olarak bir kulüpten yetişmenin çok daha güzel, çok farklı olacağını düşünüyorum. Keza Fenerbahçe Spor Kulübü’nden de çok kaliteli basketbolcular çıktı ve çıkıyor. İnşallah ileride buralardan yetişen sporcular ülkemizi en iyi şekilde temsil ederler.


    - Dünya şampiyonasına müthiş başladınız. Ülkemizi en iyi şekilde temsil ediyorsunuz…


    Milli takım iyi gidiyor. Biliyorsunuz geçen ay kamptaydık. Yoğun bir şekilde
    çalıştık. Ve amacımız ülkemizi en iyi şekilde temsil edip iyi bir derece alabilmek zor bir
    grubumuz var. Ancak Dünya şampiyonasında Türk halkının bizden beklentisi; sahada savaşan, birbirini seven, mücadeleyi hiç zaman bırakmayan ve takım halinde oynayan bir Milli takım görmek. Biz de bunun için elimizden geldiği kadar iyi çalışıyoruz. Takımın içindeki hava gayet iyi. Çalışma arzusu ve maçın içindeki kazanma isteği hep üst düzeyde. Bunu oynadığımız hazırlık maçlarında da görmüştük. Umarım Dünya şampiyonasında da başladığımız başarılı tabloyu devam ettirip sahaya da yansıtabilirsek her maçı kazanacak noktaya geliriz ve kazanırız diye de düşünüyorum. Bence kazanmaktan önce Türk halkını orada en iyi şekilde temsil etmektir. Takım halinde kazanmak, kaybediyorsak ta takım halinde kaybetmek. Her şeyden etkilenen bir genç kadroya sahibiz. Amacımız bu arkadaşlarımızın mümkün olduğu kadar stresten uzak tutup en iyi performanslarını vermelerini sağlamak.


    - Sahaya çıkarken uğruna inandığınız simgeniz veya hareketleriniz var mı?


    Bugüne kadar çeşitli uğurlarım vardı. Uğurlu ayakkabılarım, uğurlu
    çoraplarım vardı, maça çıkmadan önce dua ederim. Tüm ailemdeki herkesi ararım. Annem,
    babam, kardeşim, eşim onlarla konuşmadan maça çıkmam. Ama şimdi en büyük
    uğurum kızım. Bana çok uğurlu geldi zaten geçen sene şampiyon olduk ve en büyük isteğim olan Fenerbahçe’ye tekrar geri döndüm. Bunlar hep hayatımda en çok istediğim şeylerdi. Kızımla beraber gelen bu güzel gelişmeler beni çok mutlu etti. Eşimde hiçbir zaman desteğini esirgemiyor.


    - Yoğun temponuzda fırsat bulup ailenize zaman ayırabiliyor musunuz?


    Kızım doğduktan 15 gün sonra ben Milli takıma dahil oldum. 55 gün içinde bir-iki kez gördüm. İnşallah önümüzdeki günlerde kızımla, eşimle daha çok zaman geçirebileceğim. Maçlarıma gelebilecekler.


    - Bir gün organ bağışı yapmayı düşünür müsünüz?


    Organ bağışını destekliyorum, ileride düşünebilirim. Herkesinde desteklemesini isterim.


    - Örnek aldığınız sporcu?

    Harun Erdenay. Basketbol yetenekleri en üst seviyede olan, Türkiye’nin en iyi basketbolcusu olduğu kadar, kişiliği ile de örnek olmuş bir basketbolcudur. Çok iyi bir dost olması ve insanlar tarafından çok sevilmesi örnek almamda büyük etkendir. Harun’la Fenerbahçe’de ve daha sonra Milli takımda oynadım. Kendisi şu an Milli takımın menajerliğini yapıyor.


    - Taraftara mesajınızı alabilir miyiz?

    Ben de Fenerbahçe taraftarı olduğum için geçen sene kaçırılan şampiyonluk için en az onlar kadar üzüldüm ama bence Fenerbahçe’nin geleceği açısından ve 100. yılı olması nedeniyle herkesin 100. yılda bütün konsantrasyonunu 100. yılın başarısına adaması gerekiyor. Biz sporcular olarak Fenerbahçe’nin başarısı için sahada her türlü özveriyi, fedakarlığı yapıp mücadele edeceğiz. Taraftarlar da bizim arkamızda olup destek verecekler ve Fenerbahçe’yi
    her branşında şampiyon yapmak için el birliğiyle mücadele edeceğiz. Çünkü bu bir takım işi. Kulüp olarak baktığımız zaman, Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım, yönetim kurulu, teknik heyetler, tüm sporcularımız ve taraftarlarımız her zamanki gibi tek yürek olursak, kulübümüzün daha üst noktalara geleceğine inanıyorum. İnşallah 100. yılda tüm Fenerbahçe camiası birbirine kenetlenip büyük başarılar yaşayacaktır.


    - Fenerbahçe Dergisi hakkındaki düşünceleriniz?


    Dergimiz camiamızı en iyi şekilde temsil ediyor. Evimize giriyor ve severek okuyoruz.
    Emeği geçen tüm çalışanlara değerli katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.

     

     


    Doğum Tarihi: 1974

    Doğum Yeri: İstanbul

    Boy: 1.98

    Kilo: 93

    Ayakkabı: 46

    En sevdiği yemek: Yaprak dolması

    Kullandığı parfüm Costume National

    Hobileri: Araba kullanmak, müzik dinlemek, bowling oynamak

    En büyük uğuru: Kızı İrem… Tabii ki minik İrem de Fenerbahçeli.

     

     

    Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi:2006 Eylül
      röportaj:Sibel Kurt
      Fotograflar:Serkan Hoşgör




    Site Haritası
    Ziyaret Bilgileri
    Aktif Ziyaretçi1
    Bugün Toplam1
    Toplam Ziyaret209826
    Resimler
    Yazılarım
    8 Mart Kadınlar günü Organizasyonu