Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi Röportajlarım
  • Seray Sever/Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi Haziran 2005 - 16/12/2009
  •  

     

     

     

    FENER DE SEVER DE HEP İLERİ!
     

     


    Farkı, fark etmenin yolu farkı bilmek ve anlayabilmektir. Seray Sever ile karşılaştığımda   farklı bir kişiyle karşılaştığımı röportaj sürecinde anladım. Sözleştiğimiz saat tam 18.00’de zili çaldığımızda İstinye’deki evinde bizi asistanı ile birlikte güleryüzleriyle kapıda karşıladı. Asistanı Gülçin hanımefendi Seray Sever ile birlikte işleri planlayan ve bunları saatinde, dakikasında gerçekleştirmeyi başaran mükemmel, çalışkan bir insan. Tüm mesleklerde olduğu gibi sporda da sanat dünyasında da disiplin gerçekten çok çok önemli. Seray Sever son derece güleryüzlü, mütevazı, hedefleri belirgin olan, son derece disiplinli, çalışkan bir iş kadını olduğunun farkını hemen yansıttı. Aslında her insan da olması gereken ve eğitimle pekişen bu doğal özellik pek çok insanda karşılaşamadığımız için bize şaşırtıcı, sevindirici gelebiliyor ve bu durum karşısında yeri geldiğinde takdir bekliyor veya takdir edebiliyoruz.

     Bizi kırmamış Haziran ayında yayınlayacağımız bu röportaj için “Babalar Günü” nedeniyle babası Tamer Sever ve annesi Serap Sever hanımefendiyi de evine davet etmişti. Hoş bir aile bağıyla karşılaştık. Eve girdiğimizde dikkatimizi ilk çeken duvardaki muhteşem tablolardı. Tabloların sahibini sorup, annesinin olduğunu öğrendiğim de ise Seray Sever’deki sanatçı ruhunun aileden geldiği ortaya çıktı. Tabii ileriki saatlerde sohbetimizde Fenerbahçe ruhununda aileden geçtiğini anlamış oldum. Boğaziçi Üniversitesi ekonomi bölümünden mezun, TÜBİTAK matematik sınavlarına katılmış, çalışkan bu öğrencinin ilk defa kendi mesleğini yapmadığına üzülmedim. Kendi mesleğini yapmış olsaydı belki de bu kadar büyük bir kitle kendisini tanıyamayacaktı. Hoş başarılı, hedefleri yüksek ve çalışkan olan insanlar hangi meslekte olursa olsunlar, mutlaka fark edilirler. Hele bir de FENERBAHÇE’lilerse...
    Seray Sever’e Fenerbahçe’den sevgi ve saygılarımızı ileterek röportajımıza başladık.


    - Biz aramızda “Fenerbahçeli olunmaz, Fenerbahçeli doğulur.” deriz her zaman. Peki siz nasıl Fenerli oldunuz Seray Hanım?

    Ailem olduğu gibi Fenerbahçeli. Dedem, annem, babam, kardeşim hepsi Fenerbahçeli yani ben de doğuştan Fenerliyim. Bunu kimseler değiştiremedi. Söz takımım olunca akan sular durur. Maçlara çok sık gitmememe rağmen takımıma her zaman destek veriyor, takımımı çok seviyorum.

    - Şu anki yoğun temponuz göz önüne alınırsa sporla aranız nasıl? Okul yıllarında sporla ilgilendiniz mi?

    Şu ara hanımların gözde sporu olan plates yapıyorum. Spor salonuna gitmeyi sevmiyorum. Haftada 3 gün masaj yaptırıyorum. Koşu bandım var. Yaza hazırlanıyoruz diyelim. Küçükken yüzerdim. Fenerbahçe’de voleybol oynadım. Bu arada piano dersleri alıyordum, voleybolun parmaklarımı bozduğunu piano hocam söyleyince voleybolu bırakmak zorunda kaldım. Voleybolu bıraktıktan sonra piano çalmayı da bıraktım. Hepsini bir arada bıraktım. Küçükken yaptığım sporlar bunlardı. Ondan sonraki yıllarda da düzenli bir spor kulübüne gitme alışkanlığım olmadı. Bu konuda tembelim kendimi çok net biliyorum. İlk defa bu sene spor yapma alışkanlığı elde ettim. Bu alışkanlığımı da devam ettireceğime inanıyorum. 
          

    -  Maçları izleme şansınız oluyor mu? Fenerbahçe ile ilgili düşünceleriniz?

    Derbi maçlarını ve yabancı maçları mutlaka izliyorum. Bazen dayanamıyorum, çok heyecanlanıyorum. Bu sene şampiyon olacağız. Bu ara sanki son bir iki maçta iyi futbol oynanmıyor gibi geldi bana fakat şampiyonluk kupası bizim olmalı ve olacakta, umuyorum,  bekliyorum, destekliyorum. Başkanımızı çok beğeniyor, futbolcularımızı çok seviyorum. Şampiyonluk bizim olucak. Bu arada basketbol ve voleybol maçlarınıda çok zevk alarak izliyorum.     
      
    - Takımımızın uyumunu ve gelişmelerimizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Taraftarlarımız hakkında neler söyleyeceksiniz?

    Alex, Nobre, Anelka,Tuncay, Hooijdonk beğendiğim futbolcularımız. Tüm takımlarımızla, televizyonumuzla, dergimizle, stadımızla, alışveriş merkezlerimizle, ekonomik politikamızla, Başkanımız ve güçlü yöneticilerimizle birlikte kurumsallaşmış Avrupa standartlarında bir kulübüz. Büyük başarılara imza atacağız. FB taraftarı takımının Fenerbahçe olduğunun bilincinde hareket ediyor. Düzeyli, yakışır şekilde ahlak kurallara uygun davranıyor. En iyi stada biz sahibiz. Başkanımızı da seviyoruz. Taraftarımız da buna layık. İnşallah diğer takım taraftarları da bizi örnek alırlar. Taraftar demek iyi günde kötü günde bir arada olmaktır. Hepimiz destekleyeceğiz. Şampiyon biz olacağız.

    - Sizce sanatçıların ve futbolcuların ortak endişeleri nedir?

    Futbolcu da, sanatçı da aynı disiplinli çalışmaya tabii olmak zorundadır. Kendimize bakmamız lazım. Malzememiz biziz. İkimizin de hayran kitlesi, taraftarlarımız var diyelim. Örneğin gece kulüplerine gitmememiz lazım, sigara, alkol gibi kötü alışkanlıklardan uzak durup, gözönünde olmanın ve örnek olunmanın sorumluluğunu taşımamız lazım. Bu sorumlulukları taşımak ve bedellerine bakmak lazım.

    - Biliyorsunuz Haziran ayında Babalar Günü kutlanıyor... Babanızla iletişiminiz nasıl? Babalar Günü için mesajınızı alabilir miyiz?

    Benim babamla iletişimim çok kuvvetlidir. Alacağım ciddi kararları önce ona danışırım. Sorup uygulamayan tiplerden değilimdir. Onun cevabı benim için olması gerekendir. Ben çok şanslı sayılırım. Çok iyi bir anne ve babaya sahibim. Annemin sezgileri, babamın ise aklı ve mantığı çok kuvvetlidir. Ailevi bağlarımız çok sağlamdır. Birbirimizden sakladığımız hiçbir şey yoktur. Her şeyi konuşuruz. Anne ve babamla aramızda sadece yirmi yaş fark var. Bazen dışarıda yürürken babamı erkek arkadaşım bile zannedebiliyorlar. Her ne kadar Anneler Günü daha çok öne çıksa da benim için her ikisi de aynı derece de önem taşır. Babalar olmasa bizler de olmayacaktık. Tüm babaların, Babalar Günü’nü kutluyorum.

    - “Aferin Seray” dediğiniz çalışmanız hangisiydi? Bundan sonraki dönemde sizi ne gibi çalışmalar içinde görebileceğiz, projeleriniz nelerdir?

    Dışarıdan gelen aferinler daha çok hoşuma gidiyor. Kendimi kötü eleştiririm. Muhakkak bir şey bulmaya çalışırım. “Dadı” projesi aferinlik bir projeydi. Herkes tarafından ilgiyle izlendi. Ciddi anlamda bir sıçrama oldu. Onun dışında  “ Ünlüler Çiftliği” de çok zor bir programdı. Hakikatten aynı anda konuşmaya çalışan, birbirine hakaret eden insanlar arasında ve canlı yayında, soğuk, kar altında kontrol ve idare etmek benim için çok zordu. Ondan da alnımın akıyla çıktım. Benim için önemli iki projeydi. Geçen sene Popstar, Türk starı da sundum fakat Ünlüler Çiftliği’deki görevim kariyer anlamında tam bir sıçrama oldu. Önemli olan bundan sonraki projelerde başarılı olmak. Bir albüm yapmayı hedefliyorum. Ne olmalı, ne olmamalı diye çok ince eleyip, sık dokuyorum. Beni şu ana kadar takip eden insanlar, ben de neyi görmek istemezler, ne dinlemek istemezler onları dikkate aldığım için çok ciddi anlamda konsantre olmuş durumdayım. Murat Hocamın da denetiminde bu albümü 2005 Eylül- Ekim de çıkarmayı planlıyorum. Onun dışında Eylül ayında bir de Med Yapım’la bir dizi projemiz var. Çok tatlı bir dizi olacak. Haziran ayında okullar kapanınca yeni bir proje daha başlıyor. Ünlüler sahilde kendi çabalarıyla çocuk bakacaklar. Bir çocuk kampı olacak. Bakalım çocukları nasıl yetiştirecek, neler yedirip, içerecekler. Son derece eğlenceli bir program olacak. Zaten içinde çocuk unsuru barındırınca bu projenin sonucunun da sempatik ve güzel olacağını düşünüyorum.

    - Ne kadar hırslısınız?

    Yaptığım işte çok hırslıyım. Hırsım hep kendimle ilgilidir. Yaptığım işte en iyisini yapmam, ileri gitmem lazım. Reytinglere herkesten önce bakarım. İyi gitmeyen bir projeye bile ben elimi attıysam, daha sonra ne olursa olsun onun yürümesini isterim. Beni yetiştiren insanlarında bu konuda bana çok emeği geçti. Müjdat Gezen Sanat Okulu, Med Yapım Fatih Aksoy. Bu meslekte iyi yetiştim. Hırslı olmassan bu işi yapamassın. Dediğim gibi sporcunun da sanatçının da ortak noktası hırsları, disiplinleri ve belli bir hedefe doğru gitmeleridir.

    - Peki kendinize koyduğunuz kurallar var mı?

    İçimden geldiği gibi yaşıyorum. Özel olarak koyduğum kurallar yok. Düzgün bir hayat yaşıyorum. Bu da kural değil. Zaten öyle bir hayatı tercih ediyorum. İçim neyse dışım da o. Yalnız spor yapmayı alışkanlık haline getirme kuralı koydum. Bunu da başaracağıma inanıyorum.

    - Kendinizi 3 kelimeyle tanımlar mısınız?

    Dürüst, samimi, vicdanlı bir insanım aynı zamanda çok çok çalışkan bir insanım. Üç kelimeye sığdıramadım galiba.

    - Alkol mu? Sigara mı? Çikolata mı? Seray Sever hangisini tercih eder?

    Seray Sever çikolatayı tercih eder. Alkol ve sigara kullanmıyorum. Fakat yeni beslenme programımda çikolataya izin yok. Şu an sadece uzaktan bakabiliyorum.

    - Hep böyle bakımlı mısınız?

    Her kadın bakımlı olmak zorunda. Gece saat 03.00’de, 04.00’de de dönsem mutlaka makyajımı temizler öyle yatarım. Düzenli bir şekilde cilt bakımı yapılır, sabah akşam soğuk duşumu alırım. Bunlarla uğraşmayı da severim. Bazen salaş giyinip gezmeyi de çok severim.

    - Aşıkken kıskançmısınız?

    Genelde kıskanç bir yapım yok. Kıskanacağım bir erkekle birlikte olmak istemem. Kıskançlık yaratacak biri güvenilir değildir. Böyle birinin de benimle olmaması gerektiğini düşünüyorum. Kıskançlık şüpheden dolayıdır. İki insan birbirini tercih ettiği için bir aradalar zaten. Kalkıpta aldatacaklarsa birlikte olmasınlar daha iyi diye düşünüyorum.

    - Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi mezunu olduğunuzu biliyoruz. Mesleğinizi niçin yapmadıniz?

    Okul yıllarında çok çalışkan bir öğrenciydim. Ortaokul, lise yıllarında TÜBİTAK matematik sınavlarına girdim. Sonra çok istediğim üniversiteyi kazandım. Üniversite insana hayat görüşü sağlıyor. İyi bir öğrenciydim. Üniversiteyi de zamanında bitirdim. O dönemlerde bir şirket kurdum. Bu arada TV’nin içine girdim, TV dünyası beni cezbetti, bir anda içine çekti. Bu mesleğe aşık oldum diyebilirim.

    - Fenerbahçe Dergisi’ni okuyor musunuz? Bizlerden beklentileriniz neler?

    Kaliteli, tüm spor haberlerine ulaşabildiğimiz dolu bir dergi, tüm çalışanlarına teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyorum.

    - Fenerbahçe Dergisi okuyucuları için mesajınız var mı?

    Aynı asaletle takımımızı desteklemeye devam. İyi günde de kötü günde de birlikteyiz. Allahın izniyle şampiyon olacağız. İyi günlerimiz fazla... Bir daha 5-1 yaşamayalım. KİM TUTAR BİZİ!

    Bu arada bizi dikkatli bir şekilde dinleyen arasıra bakışlarından “İşte bu benim kızım”  dediğini hissettiğimiz, evladından da gurur duymakta haklı olan Tamer Sever Bey’e dönüp Seray Sever’i biraz anlatmasını rica ettim. Aldığım yanıt; “Seray disiplinlidir, kendi istediğini yapar ve başarır. Bize ihtiyacı olduğunda da her zaman yanındayız.” Peki ya siz nasıl Fenerli oldunuz dediğim de ise; “ Biz de babadan Fenerliyiz Seray da bizden göre göre Fenerli oldu. Takımımızı her zaman destekliyor, şampiyonluk turlarımızı heyecanla bekliyoruz.” Baba, kız ilişkilerinden ve duyduklarımızdan Seray Sever sağduyulu, geleceği görebilen bir insan. Babasının da kendisine bırakacağı en iyi mirasın bilgi ve deneyim olduğunu çoktan anlayarak ispatlamış durumda. Tüm yaşamını ailesinden aldığı bilgi üzerine kurarak her zaman daha iyiye, daha güzele ulaşma peşinde... Babadan evlada geçen en büyük hazine sanırım babalarımızın bilgi ve deneyimleridir. Bu hazinenin değerini babalarımız hayatta iken anlamak ve paylaşmak en güzeli. Tüm babaların BABALAR GÜNÜ’nü saygıyla kutluyorum...


    Aylık Resmi Dergisi  2005 Haziran

    röportaj:Sibel Kurt

    oto: Tolga Ovalı

     




    Site Haritası
    Ziyaret Bilgileri
    Aktif Ziyaretçi2
    Bugün Toplam43
    Toplam Ziyaret210102
    Resimler
    Yazılarım
    8 Mart Kadınlar günü Organizasyonu