Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi Röportajlarım

Alpaslan Eratlı özel röportaj

ALPASLAN ERATLI:BU SENE FENERBAHÇE’ DEN BAŞKASI ŞAMPİYON OLAMAZ





http://www.sibelinsahasi.com’/ da ilk özel site söyleşisi efsane futbolcularımızdan Sayın ALPASLAN ERATLI ile…   Sayın Alpaslan Eratlı futbol bilgisi çok yüksek olan beyefendi tam bir Fenerbahçeli. Libero olarak oynayan Alpaslan Eratlı’ nın üstüne libero gelmediği söylenir. Onu izleyenler çok şanslıydı. Uzun paslardaki yeteneği tartışılmazdı. Bir futbolcu ve kaptan olarak mükemmel bir hizmet veren bu sporcumuza mini söyleşimize katıldığı için tüm taraftarlar adına saygılarımı sunuyorum. Futbol bilgisi tartışılmaz olan Alpaslan Eratlı’dan bize gelen en güzel haber 100. yılda şampiyonluğu kimseye bırakmayacağız mesajıydı.

-Fenerbahçe’ ye transferiniz nasıl gerçekleşmişti?

-Her şeyden önce söylemek gerekirse ben doğuştan Fenerbahçeliyim. Kendimi bildim bileli Fenerbahçe ile büyüdüm. Transferlerimde eski başkanımız Emin Cankurtaran’ ın çok büyük katkısı olmuştur. Şöyle ki İstanbulspor ikinci kümeye düşmesine rağmen 2.ligden futbolcuyu Fenerbahçe’ ye transfer etmiştir. Ve kendisinin Fenerbahçe formasını giymemde de büyük emeği vardır.

Eskiden transferler çok enteresandı. Şöyle ki 2 yıl bir mukavele yaptığınız zaman kulübünde bir, iki yıl uzatma yapma hakkı vardı, beni bir sene önce istemelerine rağmen kulübün uzatma hakkı olduğu için transfer yapamamıştım . Ama ertesi sene kendim kulüpten satışımı isteyerek Fenerbahçe’ye tercihimi kullandım. Bu arada tabii şu gerçek ki Beşiktaş ve Galatasaray Fenerbahçe’nin verdiği ücretin iki mislini vermesine rağmen ben FENERBAHÇE’ yi tercih ettim.

 -Örnek aldığınız futbolcu var mıydı?

-Can Bartu

-Gol attığınız zaman ne gibi tepkiler verirdiniz?

-Rakip takımı tahrik etmemek kaydıyla sevincimiz olurdu. Benim işim buydu, futbol oynamak. Gol atmak, atmamak önemli değildi. Önemli olan gelen seyirciye futbol zevkini tattırmaktı, tattırabildikten sonra hem futbolcu hem seyirci memnun kalıyordu.

-Uğurlu hareketleriniz?

-Hiç uğurum yoktu.

-Derbi maçları öncesi duygularınız?

-Benim için tüm maçlar aynıydı. Ben çıkıp oraya gelen seyircilere futbolda olan güzellikleri vermeye çalışırdım. Bunun yanında her maç önemliydi. Bu işten zevk aldığım için en iyi şekilde oynamaya gayret ediyordum. Asılırdım maça, seviyordum. Gelenlere de bildiklerimi aktarmaya çalışıyordum.

-Ya hırslarınız…

-Futbolda lazım olan hırs vardı. Agresif hareketlerim yoktu.

-Sizin futbol oynadığınız yıllarla bu günkü şartları kıyaslarsak?

-Mukayese bile kabul edilemez. Şimdi 10-12 yaşlarındaki çocuklar bile çim sahalarda oynuyorlar. Buna rağmen de ne yazık ki yetenekli futbolcuların çıkması az. 18 yaşına kadar olan futbolcularımız o yeteneklerini geliştiremiyorlar. 18 yaşından sonrası eğitmek onların yeteneklerini geliştirmek de teknik adamlara kalıyor.

-Takım kaptanlığı da yaptınız?

-Evet 1973-74 yılında transfer oldum . 10 yıl forma giydim. Cemil Turan bıraktıktan sonra da 3 yıl takım kaptanlığı yaptım. Bir jübile ile 1982-83 yılında futbol hayatıma nokta koydum.

-Takım ruhunu nasıl yaratıyordunuz?

-Yaşça onlardan büyük olduğum için gerekli saygıyı gösteriyorlardı. Ne takım kaptanı ne de futbolcu olduğum zamanlarda hiçbir problem yaşamadım.

-Uzun süren bir sakatlık döneminiz oldu…

-1977 yılında çok ciddi bir sakatlık geçirmiştim.
 Çapraz bağlarım koptuğu için uzun bir müddet sahalardan uzak kaldım fakat başarılı bir ameliyat ve ciddi bir çalışmanın yanında kolay olmamasına rağmen 4 yıl futbol hayatıma devam ettim.

-Futbolu seçmenizdeki etken neydi?

-Bütün çocuklar gibi ben de futbol oynuyordum. Ama futbolcu olma gibi bir niyetim yoktu. Benim için önce eğitim önemliydi. Yaptığım transferlerde de gittiğim takımlarda tahsil hayatım boyunca bana lazım olan paraları alarak o takımlarda futbol oynadım. Davutpaşa’ ya gittim. Lisedeki tahsil masrafımı çıkardım sonra İstanbulspora gittim üniversitedeki masrafımı çıkardım. Galatasaray Kimya Fakültesi’ ni. 4. sınıftan bıraktım, futbol ağır bastı. Öncelikli hedefim eğitimdi ama devam mecburiyeti olunca okula gidememe durumu oldu, futbolda profesyonelleşerek okul hayatını noktaladım.

-Milli formayı kaç kez giydiniz?

-33 defa milli forma giydim. 29 A milli, 4 ümit milli takım. Benim ilk milli maçım Batı Almanya -Türkiye (a) 1-1 sonuçlanan maçtı.

-En kötü ve en iyi anınız?

-En kötü anım sakatlanarak 1,5 yıl formamdan ayrı kalmam. İngiltere maçında Aston Villa maçında ters bir hareketle sakatlandım. İyi bir anı her şeyden önce yaşadığım şampiyonluklar. Fenerbahçe’ de oynadığım süre içinde 4 defa lig şampiyonluğu, Türkiye kupası şampiyonluğu. 73-74 de hem Türkiye kupası hem de lig şampiyonluğunu aldık. 74-75 de yine şampiyonluk. Sonra 77-78 yine lig şampiyonluğu ve en son takım kaptanı olarak bıraktığım 82-83 lig şampiyonluğu.

-Takım yenildiğinde neler hissedersiniz?

-Futbol bu yenmek de var yenilmek de var. Her sene şampiyon olacağız diye bir kaide de yok. O zaman bir esprisi olmaz. Kaybedebilirsiniz. Önemli olan görevinizi yapıp yapmadığınız. sahaya çıkıp mücadele edip etmediğiniz. Ettiyseniz eve gidip rahatlıkla uyuyabilirsiniz.

-Fenerbahçe Spor Kulübümüz için neler söyleyeceksiniz?

-Fenerbahçe’nin büyüklüğünü kimse tartışamaz. Çok büyük bir camia. Bunun nimetlerini iyi değerlendirmek gerekir. Kaynak konusunda bu gün 25 milyon taraftarı olan bir takıma ileriki günlerde çok daha büyük kaynaklar bulunacağına inanıyorum. Çok daha iyi imkanlara sahip olabilir. Taraftar büyük güç demektir. Fenerbahçe taraftarı her zaman kulübüne sahip çıkıyor.

-Teknik direktörümüz hakkındaki görüşleriniz…

-Zico’nun futbolculuğu tartışılmaz. Mutlaka Japonya’da teknik adam olarak çalışıp Japonya’yı bir yerlere getirmek için görev verildiyse bir ışık görülmüştür. Eğer Türkiye’yi ve Türk futbolcularını iyi tanırsa başarı elde etmemesi için hiçbir neden yok. Bunun yanı sıra Fenerbahçe’ de Zico için büyük bir şans. Büyük bir camiada teknik adam olmak kolay değil. Fenerbahçe’ nin bu büyüklüğünden Zico yararlanmalı.

-Maçları seyretmeye geliyor musunuz?

-Maçlara geliyorum.Bize ayrılmış olan tribünden izliyoruz.

-Sayın Ali Koç’ la yaptığım bir röportajımda ; “Biraz gerilere baktığımızda en çok hangi yıldız futbolcu sizi etkiledi?” diye sorduğumda sizi anlatmıştı. “Ve hala Fenerbahçe’ye Alpaslan kapasitesinde bir futbolcunun geldiğini düşünmüyorum.” demişti.

-Sayın Ali Koç çok değerli bir yönetici. Fenerbahçe’ye zaten çok büyük katkıları olan bir kişi yeni görevinde de çok daha büyük katkıları olacağının görüşündeyim.Hiç bir beklentisi olmayan iyi bir Fenerbahçeli. Önemli olan beklentisi olmayan kişilerin hizmet edebilmesi Ali Koç bunlardan bir tanesi. Düşünceleri için kendisine teşekkür ederim.

-İki kızınız var.Fenerbahçeliler mi?

-Evet, İki yetişkin kızım var. Fenerbahçeli kızlar. Bazen maçlara benimle geliyorlar.Bir tanesi okuyor diğer kızım İletişim Fakültesi Radyo-Tv bölümünü bitirdi.

-Şu an ne gibi çalışmalarınız var?

-İstanbul Ticaret Üniversitesinin futbol danışmanlığını yapıyorum.

-100. yılda şampiyonluk bizim mi?

-Bu sene Fenerbahçe’ den başkası şampiyon olamaz.

-Fenerbahçe taraftarına neler ileteceksiniz?

-Taraftarlara söyleyecek hiçbir sözüm yok. Onlar her zaman görevlerini en iyi şekilde yapmaya çalışıyorlar,bunu kimse inkar edemez. Fenerbahçe şampiyon olsa da olmasa da gereken desteği her zaman gösteriyorlar . Onlara her zaman teşekkür etmek lazım. Biraz daha fair- play örneği verirlerse süper taraftar olur.

TARAFTARLARDAN Alpaslan Eratlı’ ya mesajlar ;

-Fenerbahçe’ de seyrettiğim en iyi defans adamıydı…..

-Efendiliği, beyefendiliği ve soğukkanlılığı ile üstün bir futbolcu

-Topun ayağına bu kadar yakışan bir adam görmedim. -O bir efsaneydi

-O Fenerbahçe’ ye, Fenerbahçe’ de ona çok yakıştı.

-Nick’ im Eratlı

-Öyle bir top kontrolu vardı ki..

-Onu izleyenler çok şanslıydı…..

-O raket ayak, o kadife ayak, o örümcek ayak


Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam7
Toplam Ziyaret217610
Resimler
Yazılarım
8 Mart Kadınlar günü Organizasyonu