Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi Röportajlarım
  • Serhat Çeçen/Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi Mayıs 2008 - 16/12/2009
  •  

     

     

     

      “FENERBAHÇE EN YUKARISINI HEDEFLER”

     

      Resmi Kurumlarla İlişkilerinden Sorumlu Asbaşkanımız Serhat Çeçen ekip ruhuyla çalışıp, iyi bir takım içinde rol almanın sorumluluklarını, yapılan hizmetleri ve bugüne kadar bilmediğimiz taraftarlık yönünü bize aktarıyor.

     


    Açık yürekli bir insan Serhat Çeçen... Başarılı bir iş adamı; her işinde hedefler, devamlılık, kararlılık ve istikrar var. Tabii bunların hepsinin takım ruhu ile oluştuğunu her sözünde vurguluyor. Asbaşkanımızın sözleri geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.
    “Şampiyonlar Ligi’nde bu sene geldiğimiz nokta iyi bir başarı ve Türk sporunu da olumlu etkiliyor. Turu kaybettik ama çok şey kazandık. Elimizde kalan bu sene kazanmış olduğumuz deneyimlerimiz, iyi mücadelemiz ve Avrupa’nın bize duyduğu beğeni var. Bunu birebir hissettik, tatmin olduk. Bunlar bize önümüzdeki sene büyük katkılar sağlayacak. Şimdi öncelikli hedefimiz lig şampiyonluğu onun neticesinde de Şampiyonlar Ligi. Bu sezonu birinci bitirip Şampiyonlar Ligi’nde de devamlılığı sağlarsak başarılıyız diyebileceğiz.”
    Biz de bunları istiyoruz ve destekliyoruz. Başarılar bizimle olsun.

     


    - Bir tarafta Yönetim Kurulu’ndaki göreviniz diğer tarafta taraftarlık yönünüz. Fenerbahçe’de çok güzel şeyler yaşıyor ve paylaşıyoruz. Aileniz Fenerbahçeli. Sizin Fenerbahçeli oluş hikayeniz nedir?  

    Ben Ankara’nın Bahçelievler semtinde büyüdüm. Kalabalık bir mahalleydi. Ben de kalabalık bir ailenin çocuğuyum. Dört erkek kardeşin 3’üncüsüyüm. Ağabeylerim Fenerbahçeli. Fenerbahçe’nin yine popüler olduğu bir dönemdi. Mahallede ağırlık Fenerbahçe’deydi, o vesile ile o kitle içinde ben de doğal olarak Fenerbahçeli oldum. Sözün özü kendimi bildim bileli Fenerbahçeliyim.

     

    -Her Fenerbahçelinin bir gün kulübüne hizmet etmek adına bulunmak istediği bir mevkidesiniz. Bu göreve gelmeniz nasıl gerçekleşti? Yönetimdeki rolünüz, sorumluluklarınız nelerdir?

     
    Ankara’dan ikinci başkanımız Nihat Özdemir Bey’i tanıyordum. Ailece görüşüyorduk. 2004 Mart Genel Kurulu’ndan önce böyle bir davette bulundu. Ben de kalpten Fenerbahçeli olarak hayır diyemedim. İyi de yapmışım. Beş senedir Yönetim Kurulu’nda resmi kurumlarla olan ilişkileri yürütüp, kulübümüzün hem mali hem idari hem de sportif anlamda kurumlarla olan bürokrasi işlerinin takip edilmesi, gereken resmi yazışmaların düzenlenmesi ve sonuçlandırılması ile ilgili gereken konuların yürütmesini yapıyorum. En son noktalarda tabii Yönetim Kurulumuz ve Başkanımızla birlikte gerekli mercilere başvurarak sonuçlandırmayı takip ediyorum.

     

    - Yönetim Kurulumuza baktığımız zaman karşımızda iş dünyasından bir çok başarılara imza atmış kişileri görüyoruz. Yönetimde almadan vermeyi ilke edinen bir oluşumla birlikte, Başkanımızın hedefi tüm bu çalışmaların ve başarılı projelerin sonunda, karşımızda kendini döndüren bir Fenerbahçe Spor Kulübü oluşturmak. Bu konuda da çok ilerleme kaydettiğimize inanıyoruz. Bu konuda siz neler söyleyeceksiniz?

    Hiçbir karşılık beklemeden sadece Fenerbahçe’yi düşünme ilkesiyle yola çıkıldı. Eskisi kadar Yönetim Kurulu üyelerinin katkılarıyla ya da kişilerin katkılarıyla ayakta duran bir kulüp yapımız yok. Tamamen mali, idari ve kurumsal anlamda ayakları yere basan sağlıklı bir zemine oturan bir yapımız olduğunu; dolayısıyla da kişilere bağlı olmadığını düşünüyorum. İleriki dönemlerde de biraz daha bağımsız olacaktır. Kulübümüzün kendisi zengin hale gelmeye başladı. Bunun meyvelerinin diğer sportif alanlara da yansıdığını düşünüyorum.


    - Özverili davranmadığımız sürece başarı yakalanamıyor. Her geçen gün kendimizi daha fazla yeniliyor, kurumsallaşma yönünde istikrarlı adımlar atılıyor. Kulübümüzün başarısının sırrı nerede yatıyor?

    İyi bir ekip olduğumuza inanıyorum. Bir kere çok iyi bir liderimiz var. Tartışılmaz, sadece başkan değil, iyi bir liderimiz var. Onun ortaya koyduğu vizyon ve hedeflerle, prensipler dahilinde çalışan bir Yönetim Kurulumuz var. Bir bütünlük, bir fikir birliği var. Yönetim Kurulu’nun başarısında altında yatan en büyük gerçeğin bu olduğunu düşünüyorum. Herkes Fenerbahçe Spor Kulübü’nü, daha iyi yere nasıl getiririz amaçlı çalışıyor, düşünüyor ve bir şeyler katmaya gayret ediyor. Tabii taraftarımızın da bilinçli katkısının payı bunda çok çok büyük.
    Kurumsallaşma hiçbir zaman tamamlanmıyor. Zaten her dönemde üzerine koymamız gereken gelişimler oluyor. Bu noktada da güçlü bir altyapımız var. Mali anlamda, idari anlamda, düşünce olarak tam anlamıyla kurumsallaştık diyemem ama o yolda sağlıklı adımlarla gittiğimizi söyleyebilirim. En nihai ve vazgeçemeyeceğimiz nokta budur.

    - Sporla birebir ilgileniyor musunuz?

     
    Küçüklükten beri hep sporla iç içeyim. Hacettepe Üniversitesi İşletme Bölümü’nden Amerika’da Boston College Üniversitesi’ne transfer olup oradan mezun oldum. Üniversitenin ikinci sınıfına - yaklaşık 10 yıl kadar - basketbol oynadım.

     

    - Tüm branşlarımızı takip edebiliyor musunuz? Maçların sonuçlarından nasıl etkileniyorsunuz? Uğurlarınız var mı?

    İyi bir futbol veya spor seyircisi ve izleyicisiyim. Sadece futbol karşılamalarına gitmiyorum. Voleybol, basketbol tüm branşları izlemeye gayret ediyorum.
    Soğukkanlı bir insanım. Sevindiğimizde tansiyon çok tepelere çıkıyor, yenildiğimizde ise tansiyon diplere vuruyor. Her şeyi içimde yaşayan bir insanım. Şok yenilgiler üzüyor, kafamı kurcalıyor. Bazen 90+5’de puan veriyorsunuz, bu da bende hüsran yaratıyor. Fakat hüsran denildiğinde; aklıma gelen herkeste olduğu gibi Denizlispor maçı oluyor. Sevinç, coşku dendiğinde ise; yönetime girdiğimdeki lig şampiyonluğu ve geçen seneki basketbol şampiyonluğumuz diyebilirim. Uğurlarım yok. Aslında yapmamaya çalışıyorum çünkü çevremde o kadar kişinin uğurları var ki… Bir süre sonra her şeyi uğur yapmaya çalışıyorsunuz.

     

    - Kulübümüzün kuruluşunun 100. yılı kutlamaları kapsamında, Ağrı ve Ağrı’nın Doğubeyazıt İlçesi’nde “Güneşin Doğduğu yerde Fenerbahçe” isimli bir etkinlik düzenlendi. Doğubeyazıt’taki tarihi İshak Paşa Sarayı’na kurulan ringlerde boks okulu sporcularımız gösteri maçları yaptı. Unutulmaz bir etkinlikti. Sizin açınızdan baktığımızdaysa; ailenizin Ağrılı olması bu etkinliği daha anlamlı bir hale getiriyordu…


    Geçen sene 100. yıl aktivitelerinde çok güzel organizasyonlar yaptık. İshak Paşa Sarayı’ndaki organizasyon çok başarılıydı. Hem benim oralı olmam açısından gurur verici; hem de Fenerbahçe’yi doğuya, Türkiye’ye, her yere tanıtabildiğimiz bir organizasyon oldu.

     

    - Böyle etkinlikler devam edecek mi?

    Başkanımızın ve Yönetim Kurulumuzun geçen iki seneden beri futbol takımımızı doğuda bir ilimize götürme amaçlı düşüncemiz ve projemiz var. Özel bir turnuva veya özel bir maç. Fakat yoğun maç programından dolayı bunun geçmişte gerçekleştiremedik. Bu her zaman masamızın üzerinde olan bir konu. İnşallah bir gün bu fikri de gerçekleştiririz.
    Bu gibi aktivitelerle amacımız doğuya hem sporu daha fazla sevdirmek hem de oradaki gençleri spora kanalize etmek. Futbol dışında diğer amatör branşlarda da özellikle Doğulu sporcularda altyapılarda çok geniş araştırmalarımız oluyor. Boks sporunda zaten 100. yıl organizasyonu dahilinde Doğulu çocukları boksa kazandırma amaçlı başlatmış olduğumuz bir faaliyetimiz oldu. Orada özel bir turnuva organize ederek hem Fenerbahçe bünyesinde hem diğer amatör kulüplerde spor yapan boksörlerle beraber gerçekleştirdik.

     

    - Ülkemizi Pekin 2008 Yaz Olimpiyat Oyunları’nda temsil edecek olan Fenerbahçe Spor Kulübü’nün boksörleri Onur Şipal, Adem Kılıçcı ve Yakup Kılıç’a siz ve Sayın Nihat Özbağı sponsor oldunuz. Bu yine örnek bir davranış oldu.


    Biz de kulüp ve şahıs olarak üzerimize ne düşüyorsa yapmaya devam edeceğiz. Olimpiyatlarda başarıyı yakalamak için altyapıya destek verilmeli. Fenerbahçe, yarıştığı her branşta en iyiyi hedefleyen bir spor kulübüdür. Boks da bunlardan biridir. Bu 3 arkadaşımız milli forma altında ve kulüp bazında birçok başarılara imza attı. Eminim Pekin’de de başarı gösterecekler.

     


    - İş hayatınıza baktığımızda IC holding olarak inşaat, turizm, enerji ve sanayi şirketlerinizle Türkiye’nin kalkınmasına katkıda bulunduğunuzu görüyoruz. Türkiye’nin turizm açısından hala büyük eksikleri var. Diğer ülkelere baktığımızda; Fransa, İspanya ve İtalya’nın, yıllık toplam 178,7 milyon turist girişi gerçekleşiyor. Başı çeken Fransa’yı örnek alırsak; bir yıl içinde 60 milyon turist ağırlıyor. Bunun 10-11 milyonu sadece Paris şehrini ziyaret etmiş… IC Holding olarak bu sektördeki çalışmalarınız nasıl gidiyor?

    2007’de ülkemize 17 milyon turist giriş yaptı. Bunun en büyük payı Antalya ve çevresi oluyor. Biz de turizm faaliyetlerimizi Antalya ve çevresinde devam ediyoruz. Hem havaalanı hem de otelleri olarak.
    Turizmle ilgili olarak bu kadar turisti ağırlayabilen bir ülkemiz var. Bu sayı 2008’de 20 milyonlara çıkarmak hedefleniyor. Bu konuda devletten fazla bir şey desteğin beklentisinin çok fazla öncelikli olması taraftarı değilim. Burada daha çok turizmciler, işletmeciler bir araya gelebilir. Ortak bir planlama ile yürütülebilir olması gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamla da önemli olan gelirlerimizi nasıl arttırmayı hedeflemeliyiz, bunun için pazarlama ve tanıtım, servis, güvenlik ulaşım faaliyetlerimizi hepsini bir bütün olarak planlayıp, icraata dökmemiz gerekir. Geç kaldığımız konular çok fazla. Ancak bunların kısmi olarak iyileştirebilirsek ülkemize gelen turist sayısını öncekinden kat ve kat fazla olacağını düşünüyoruz.

     

    - Çin, Dünya’da büyük bir pazar sahibi, biz de turizm açısından onları ülkemize çekebilir miyiz?

    Çinlilerin Türkiye’ye turizm amaçlı gelmesi konusuna gelince; aslında onların taleplerinde Türkiye belki 4. veya 5. sıralarda. Sebep ise; onların aradıkları güneş, deniz, kum değil. Sadece alışveriş, tarih ve kültür amaçlı ziyaretler. Antalya’nın sıcaklık derecesi onları çok cezbetmiyor. İkincisi; turizmde belli bir ili ve bölgeyi cazip hale getirmek için onun ulaşım noktalarını o pazarda iyileştirmek gerekir.
    Çinliler her ne kadar Avrupa ve Amerika’yı tercih ediyorlarsa da aramızdaki uçuşlar son zamanlarda büyümeye başladı. Gelen Çinli sayısı yavaş yavaş artmaya başladı. İklim onlar için çok önemli yer teşkil ediyor. Bu nedenle İstanbul’u, Antalya’ya oranla daha çok tercih ediyorlar. Çünkü tarih kültürü burada daha kapsamlı.


    - İbrahim Çeçen Vakfı’nız var. Bu vakıf altında hali hazırda ne gibi çalışmalarınız var?
    Vakıf olarak projeleriniz neler?

     
    Vakıf, yaklaşık 20 senedir üniversite öğrencilerine burs veriyor. Kapsamlı bir araştırma yaparak bu öğrencilerin temel ihtiyaçlarını tedarik ediyoruz. Son 5 senedir de bu çalışmalarımıza İbrahim Çeçen Vakfı altında devam ediyoruz. 2007 - 2008 öğretim yılında 550 üniversite öğrencisine burs sağladık. Önümüzdeki sene de doğal olarak bu çalışmalarımız devam edecek.
    Ayrıca Ağrı’ya üniversite yapmak amaçlı bir iki başvurumuz oldu. Tabii devlet üniversitesini tamamen İbrahim Çeçen Vakfı gerçekleştirecek, şu an proje çalışmaları yapılıyor. Yer izni arayışımız devam ediyor. Yer konusunda belirli yerler tespit edildi. Bunların resmi başvuruları da yapıldı. Bu sene başlayıp önümüzdeki sene inşallah Ağrı iline 3 eğitim fakültesi kazandıracak çalışmalarımız var. Çince, Rusça, Farsça eğitim verecek fakülteler açılacak.

     


    - Evlisiniz ve iki çocuğunuz var. Fenerbahçe’yi ailenizle de paylaşabiliyor musunuz?

    Zeynep 7, Ayçin 3 yaşında. Onlar da Fenerbahçeli tabii. Ankara’dan geldiklerinde mümkün oldukça basket, voleybol karşılaşmalarını götürmeyi tercih ediyorum.

     

    - Spor dışında ilgi alanınız nelerdir?

    Küçüklüğümden beri sahip olduğum para ve pul koleksiyonum var.

     

    - Hem Fenerbahçe hem iş hayatınız nedeniyle çok sık seyahat ediyorsunuz… Bu yolculukta zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Çok iyi bir gazete okuyucusuyum. Kitap olarak genelde tarih ve araştırma kitaplarını tercih ederim.

     

    - İş dünyamızın vazgeçilmezi cep telefonu için bir gün içinde ayırdığınız süre ne kadardır?

    Cep telefonu trafiğim oldukça yoğundur. Günde bir buçuk saatimi alır.

     

    - 101. yılda 101.000 kitap kampanyası ile ilgili görüşleriniz…


    Çok yararlı buluyorum. Bu tip organizasyonlar; hem sahiplenmek, hem devamlılık ister. Bu çalışmalar sürekli takip edilmeli. Nerelere verildiğinin takibi, “Doğru adrese gidildi mi, faydalı oldu mu?
    ” gibi soruların cevabı verilmeli. Artı olarak her sene sürekliliğinin sağlanması yönünde faaliyetlerde bulunulmalıdır. Bunlar çok önemli nüanslar, titiz çalışma gerektirir. Bizler de bağımsız bir şekilde gittiğimiz zaman bile yapıldığını gördüğümde; “Tamamdır bu iş diyebilirim.”

     

    - Fenerbahçe Dergimizi nasıl buluyorsunuz?
     

    Dergimiz çok güzel ve kaliteli. Fenerbahçe camiası olarak dergimizi sahiplenmişiz. Yalnız spor dergileriyle değil, tüm dergilerle kıyasladığımda bile çok başarılı buluyorum. Tirajı yüksek. Fenerbahçe taraftarı ve çalışanı her şeyi sahiplendiği gibi dergiyi de sahipleniyor. Daha fazla yaygınlaştırmak amaçlı elimizden gelen desteği vermek isteriz. Emek veren herkesi kutluyorum.

     

    - Taraftarlara mesajınız var mı?

     
    Başkanımız, Yönetim Kurulumuz ve profesyonel çalışanlarımız; hepimiz gerekli çalışma, araştırma ve geliştirmeleri yapıp, Fenerbahçe için camiamıza faydalı işler yapmaya gayret ediyoruz ki taraftarımızla bir bütün olarak başarıyı yaşayalım. Sportif alanda da taraftarımızı spora kazandırmaya çalışıyoruz sadece taraftarlıkla değil; spora katkı sağlayacak nitelikli düşüncelere sahip olma konusunda da hedefi ve vizyonu ortak paydada birleştirelim. Hep beraber katkı sağlamakta öncelikle hedefimiz bizim camiamızdır. Bunun da meyvelerini yiyecek olan Türk sporudur. Biz sadece bir futbol kulübü değiliz, biz başarıyı her alanda yakalamak isteyen bir spor kulübüyüz. Futbol dışındaki branşlarda da konsantrasyonumuzu birleştirerek motivasyonu sağlayarak destek vermeliyiz. Katılım istiyoruz.  

     


     
    Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi/MAYIS-2008

    Röportaj:Sibel Kurt

    Fotoğraflar:Serkan Hoşgör




    Site Haritası
    Ziyaret Bilgileri
    Aktif Ziyaretçi1
    Bugün Toplam49
    Toplam Ziyaret210108
    Resimler
    Yazılarım
    8 Mart Kadınlar günü Organizasyonu