Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi Röportajlarım
  • Enver Aysever Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi Mart 2014 - 18/01/2022
  •    Mesele; Aziz Yıldırım’ı sevip sevmemek değildir. Fenerbahçe bir mağduriyet yaşıyor. Yaşadığı bu mağduriyet her açıdan belgeli. Taraftar isyan ediyor. Fenerbahçe bugün Türkiye’de pek çok haksızlıklara karşı bir simgeye dönüştü. Bu tarihte çok az olabilecek bir şey, bunu çok iyi anlamak lazım. Ve Fenerbahçe, Fenerbahçe’nin üzerine düşenden çok fazlası oldu. Bu, başka bir dalga oldu: Fenerbahçe eşittir cumhuriyet oldu; bunu anlamak lazım. Tarihte bu dönem tartışıldığı zaman Fenerbahçe’nin durduğu nokta da tartışılacak.

      Fenerbahçe taraftarı şimdi ise; farkında olarak ya da farkında olmayarak Türkiye’nin siyasi ortamında bir tavır hatta bir direniş gösteriyor. Fenerbahçe, halk olduğunu tekrar gösteriyor ve toplumsal bir sorumluluk üstleniyor. Türkiye’de haksızlıklara karşı direnen, tüm iktidarların borazanı olmayan, mazlumun yanında olma direnci gösteren, işçiler mağdur olduğunda onun yanında olan, Ali İsmail Korkmaz gibi genç insanlar can verdiklerinde onun yanında olan…

      1 milyon üye Fenerbahçe için düşük bir hedeftir, ben Fenerbahçe’nin hemen 5 milyon üye bulabilecek kadar bir zemini olduğunu düşünüyorum.  Makul bir para olursa herkes üye olur. Sonuçta bu bir gönül koyma meselesidir. Üye sayısı arttıkça ne olur? Fenerbahçe Spor Kulübü’nün aidiyet duygusu ve sorumluluk duygusu artar, çok daha büyük bir taban seçme ve seçilme hakkına sahip olur. Fenerbahçe, Türkiye’nin bütün renklerini içinde taşır. Demokratik bu yapılanma Başkan Aziz Yıldırım’ın yapmış olduğu en iyi proje olur.

      ;“Fenerbahçelilik bir ayrıcalık değildir, Fenerbahçelilik bir haktır.” Yani kimsenin bir ayrıcalığı, statüsü olmadan insanların eşitlendiği yerdir. Fenerbahçe’nin en büyük avantajı bu; hepimiz eşitiz.

     

     Enver Aysever: “Fenerbahçelilik bir haktır”

      Belki “Aykırı Sorular” sormadım ama ben Enver Aysever’in Fenerbahçe’ye bakış açısını çok sevdim. Özellikle de verdiği röportajdan çıkardığım başlığını. İşte ondan dolayı bir kez daha Fenerbahçe hepimizin…

     

    1971’de doğdu. Lisede tiyatroya başladı. Sosyolog oldu. “Durdurulmuş Zamanın Fotoğrafı” adlı ilk profesyonel oyununu yazdı, yazar, yönetmen, oyuncu ve sanat yönetmeni görevlerini yürüttü. Çocuk oyunları da yazdı. Hayatında en çok roman yazmayı seven Aysever , “Bir An Bin Parça” adlı bir romanı ile “2006 Yunus Nadi Roman Ödülü”nü kazandı. TV8’de “Lacivert”, NTV Radyo’da “Kurşun Kalem” programlarını hazırladı ve sundu. TV8 “Haber Aktif” programının içinde “Yazın Aktif” köşesinin sürekli konuğu olarak yorum ve eleştiriler yaptı. SKY Türk televizyonunda “Aykırı Sorular”, aynı kanalda “Siyasal Analiz”, “Sokağın Sesi”, “Üç Soru İki Yorum”, “Zamana Karşı” adlı programları hazırladı, sundu ve yorumcu olarak görev aldı. Kanaltürk televizyonunda “Gündem Demokrasi”, “Ters Cephe”, “Pazar Politika” programlarında yorumculuk yaptı. Halen Aysever, CNN Türk’te “Aykırı Sorular” adlı programının yapımcı ve sunucusu… Tüm bunları ve daha fazlasını hayatına sığdıran Enver Aysever’in diğer başarılarını, projelerini, ödüllerini hep birlikte göreceğiz… Bu kez soruları biz soracağız ve Enver Aysever’in Fenerbahçe hikayesini yazacağız. Kendisine Fenerbahçe Dergisi olarak teşekkür ediyoruz…

     

    - Nasıl Fenerbahçeli oldunuz Enver Bey?

    Benim ailem Fenerbahçeli olduğu için, Fenerbahçe’nin içinde doğduğumu söylesem yanlış olmaz. Babam tutkulu bir Fenerbahçeli keza dedem de Fenerbahçeli. Babadan oğula geçen bir Fenerbahçelilik bu. Üstelik ben çocukluğumun ciddi bir kısmını Bağdat Caddesi’nde Kantarcı’da geçirdiğim için ayrıca da Fenerbahçeli olmak için pek çok nedenim vardı. Fenerbahçelilik bir aile geleneği yani…

    - Kızınız da bu Fenerbahçeliliği devam ettiriyor mu?

    Tabii ki, kızım Nisan da Fenerbahçeli.

    - Maçlara gidebiliyor musunuz?

    Maçlara küçüklüğümden beri sıklıkla takip ederim. Bazı sezonlar çok yoğun takip edemesem de eşimle gitmeye özen gösteriyoruz.

    - Eşiniz uğurunuz mu?

    Evet, eşimin uğuruna inanıyorum. Eşimle gittiğimiz hiçbir maçı kaybetmedik. Hatta bu uğuruma Abdullah Kığıli da inanmaya başladı. Evliliğimizde Fenerbahçe’nin ayrı bir yeri vardır.

    -Nasıl, aktarır mısınız?

    Biz daha eşimle yeni yeni flört ediyorken; yaş günüm olan 24 Haziran’da hediye olarak eşim iki adet kombine almış, ben de dedim ki; “İki bilet aldığına göre, iki kişi gitmemiz gerekiyor. Madem beraber bir seneyi birlikte geçireceğiz evlenelim o zaman.” dedim. O kombine uğurlu geldi, evlendik.

    - Beğendiğiniz futbolcular kimler?

    Eşim Alex tutkunuydu. Bence de; Gökhan Gönül tüm zamanların en iyi Fenerbahçeli futbolcularından biridir. Olağanüstü bir adam olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçeli yabancı futbolcuların da çok profesyonel ve başarılı olduklarını düşünüyorum. Bunun yanı sıra, Fenerbahçe’nin en büyük farkı; yerli futbolcuların Türkiye kalitesinin üstünde olmaları, hepsi çok yetenekli.

    -Efsaneler dediğimde kimler sizde iz bıraktı?

    Ben bir Selçuk Yula hayranıydım. Çok genç yaşta, tam dost olacağım zaman kaybettim. Acayip hayranlık duyduğum bir adamdı. İzlediğim dönemde Fenerbahçe’nin zor yıllarının en büyük kahramanıydı, bir efsaneydi. Trabzonspor’u yıllarca yenemeyen Fenerbahçe’nin efsanesi olmuştu. Aldığı her topla rakiplerini ezip geçen yürekten bir Fenerbahçeli futbolcuydu. Rıdvan Dilmen de aynı şekilde… Onun dışında gelmiş geçmiş en büyük liberolarından biri Alpaslan Eratlı’dır. Bunu belirtmek gerek, çok büyük bir profesyoneldi. Aykut Kocaman zira meziyetleri yüksek bir adamdı. Benim için efsane Lefter Küçükandonyadis’tir. Hiç izlemedim fakat dedem, babam milyonlar ortak olmuş onun Fenerbahçe sevdasına. Kadıköy Fenerbahçe olmuş, Türkiye Fenerbahçe olmuş… Kahraman bir adamdı, herkeste o duygu izlerini bir şekilde yaşattı…

    -Bir sosyolog olarak; 3 Temmuz sürecinde Fenerbahçe taraftarının duruşunu değerlendirir misiniz?

    Mesele; Aziz Yıldırım’ı sevip sevmemek değildir. Fenerbahçe bir mağduriyet yaşıyor. Yaşadığı bu mağduriyet her açıdan belgeli. Taraftar isyan ediyor. Fenerbahçe bugün Türkiye’de pek çok haksızlıklara karşı bir simgeye dönüştü. Bu tarihte çok az olabilecek bir şey, bunu çok iyi anlamak lazım. Ve Fenerbahçe, Fenerbahçe’nin üzerine düşenden çok fazlası oldu. Bu, başka bir dalga oldu: Fenerbahçe eşittir cumhuriyet oldu; bunu anlamak lazım. Tarihte bu dönem tartışıldığı zaman Fenerbahçe’nin durduğu nokta da tartışılacak. Evet, Fenerbahçe üzerinde çok entrika olur, darbe dönemlerinde Fenerbahçe ele geçirilmek istenir. Siyasetçiler Fenerbahçe’nin içine girmek ister. Gerçekten büyük bir güç olmuştur. Öyle ki; ekonomiyi bile etkileyecek bir güç ama Fenerbahçe taraftarı haksızlığa karşı herkesin sustuğu bir dönemde direnç gösterdi, boyun eğmedi. Bu çok acayip bir şey. Çok önemli bir şey. Fenerbahçe taraftarı şimdi ise; farkında olarak ya da farkında olmayarak Türkiye’nin siyasi ortamında bir tavır hatta bir direniş gösteriyor. Fenerbahçe, halk olduğunu tekrar gösteriyor ve toplumsal bir sorumluluk üstleniyor. Türkiye’de haksızlıklara karşı direnen, tüm iktidarların borazanı olmayan, mazlumun yanında olma direnci gösteren, işçiler mağdur olduğunda onun yanında olan, Ali İsmail Korkmaz gibi genç insanlar can verdiklerinde onun yanında olan…

    - Fenerbahçe Spor Kulübü’ne “Bir milyon üye” projesi ile ilgili siz neler söyleyeceksiniz?

    Geç alınmış çok doğru bir karar. 1 milyon üye Fenerbahçe için düşük bir hedeftir, ben Fenerbahçe’nin hemen 5 milyon üye bulabilecek kadar bir zemini olduğunu düşünüyorum.  Makul bir para olursa herkes üye olur. Sonuçta bu bir gönül koyma meselesidir. Üye sayısı arttıkça ne olur? Fenerbahçe Spor Kulübü’nün aidiyet duygusu ve sorumluluk duygusu artar, çok daha büyük bir taban seçme ve seçilme hakkına sahip olur. Fenerbahçe, Türkiye’nin bütün renklerini içinde taşır. Demokratik bu yapılanma Başkan Aziz Yıldırım’ın yapmış olduğu en iyi proje olur.

    - Avrupa ile kıyaslarsak nasıl bir kulüp Fenerbahçe?

    Fenerbahçe, kendi kaynaklarıyla ayakta kalmaya çalışan, taraftarının desteğini almış bir kulüptür ve Türkiye’de spor kulübü olmayı başarmış belki de tek kulüp Fenerbahçe’dir. Başkanımızın söylediğine göre; Türkiye sporcu kaynağına göre milli takımlara verilen bu oyuncuların % 40’ı Fenerbahçe’den çıkıyor. Fenerbahçe her dalda Avrupa’nın en büyükleriyle yarışır duruma geldi, büyük bir güç oldu. Fenerbahçe’nin tüm branşları Avrupa’nın en iyileriyle yarıştı. İnsanın hayal edemeyeceği şeyleri Fenerbahçe bize yaşattı. Ataşehir’deki spor kompleksimizin açılmasıyla Fenerbahçe’nin basketbol takımı değerliydi, daha da değerli oldu. Bayan voleybol takımı çok başarılı oldu. Basketbol, voleybol, atletizm ve diğer branşlarımızda da nitelikli değerli sporcular yetişiyor. Kimse bunu yadsıyamaz. Bizim tek eksiğimiz kaldı, o da; futboldaki başarı çıtamızın yükselmesi.

    - Sizin sporla birebir ilginiz oldu mu?

    Ben küçükken Fenerbahçe’de futbolcu olmak istedim, seçmelere girmiştim ama yeteneksiz olduğumdan almamışlardı. Sporcu tarafım yok. Basketbolu yakından takip ediyorum. Fakat futbolu da iyi bilirim, iyi takip ederim. Şimdilerde yürüyüş severim.

    -Haftanın beş günü program yapıyorsunuz. Bir gününüz nasıl geçiyor. Her gün farklı konular işleyeceğiniz konuklar geliyor, programa hazırlanmak zor olmuyor mu?

     “Aykırı Sorular” her gün birisine göre hazırlanabilecek bir program değil. Daha önceden bir entelektüel bir birikim gerektiriyor. Bu birikimi burada harmanlayıp, güncel konularında dışında kalmamaya çalışıyorum. Var olan birikimimi müspet anlamda kullanmak kadar toplumun vicdanını ve gereksinimleri karşılayabilmek için sorumluluk hissediyorum, dersine iyi çalışan biri olmaya çalışıyorum. Günün büyük bir kısmını evde geçirmeye, kitap okumaya çalışıyorum. Cuma ve pazar günleri yayın yapmıyorum. O günlerde de “Aykırı Kumpanya” turnelerime gidiyorum. Ondan çok zevk alıyorum. Çünkü insanlarla birebir ilişki içinde oluyorsunuz. Çok dolu geçiyor. Kitap imzaları oluyor. Şu ana kadar Antakya, Gaziantep, İzmir, Ankara, Eskişehir, Çanakkale’ye gittik. Başta İstanbul’da çok gösteri oldu. Önümüzdeki dönemde de tüm Türkiye’yi dolaşmaya devam edeceğiz. Yazın da açık havada yapacağız.

    - Röportaj yapmayı çok istediğiniz biri var mı? 

    İtalyan bilim adamı, yazar, edebiyatçı, eleştirmen ve düşünür Umberto Eco ile yapmak istemiştim. Tanıştım. Röportaj yaptım. Sayın Aziz Yıldırım ile röportaj yapmayı çok istedim. Görüştük de. Birebir ve röportaj süresi sınırsız bir şekilde yapmak istedik. Fakat şu aşamada olmadı. Sayın Aziz Yıldırım’ın durduğu yeri çok haklı ve doğru buluyorum. İnşallah bir gün gerçekleşir.

    -  Son olarak; Dergimiz hakkında düşünceleriniz nelerdir?

    Aboneyim ben. Hem seviyorum hem de Fenerbahçe’nin bu mevzuda da bir öncü olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe yaptığı bütün medya çalışmalarında başarılı, öncü ve hep güzel oldu. Açıkçası bunu çok önemsiyorum. Fenerbahçe’nin tüm medya kanalları, diğerlerini imrendiriyor. Bakın;“Fenerbahçelilik bir ayrıcalık değildir, Fenerbahçelilik bir haktır.” Yani kimsenin bir ayrıcalığı, statüsü olmadan insanların eşitlendiği yerdir. Fenerbahçe’nin en büyük avantajı bu; hepimiz eşitiz.

     

     




    Site Haritası
    Ziyaret Bilgileri
    Aktif Ziyaretçi1
    Bugün Toplam26
    Toplam Ziyaret210085
    Resimler
    Yazılarım
    8 Mart Kadınlar günü Organizasyonu